• 29 Nisan 2013, Pazartesi

Tokat

Çok sevdiğim, babamın dostu bir amcanın haksız yere attığı tokadı gururuma yediremediğim için kaçtım yıllar önce köyden.

Didim'de bulaşıkçı olarak işe başladım. Sezon başlamadığı için gece nöbeti tuttuğum yerde şeflerin, garsonların yediği tatlılar yüzünden patron ağzımı, burnumu dağıtırcasına dövdü beni. Satamadım, abileri... "Terk et bu gece Didim'i" sözüne inat yakın bir iş yerinde 2 ay boyunca çalıştım, hem para hem de özgüven kazandım.

Sonra iki kat maaş teklifi ile Marmaris'te bir İngiliz restoranına bulaşıkçı olarak transfer oldum. Mekanın en gözde garsonunu bahşiş çalarken yakaladım. Korkutmak ve susturmak için attığı tokada inat o restoranda iki yıl gibi kısa sürede aşçıbaşılığa kadar yükseldim, para kazanacak seviyede İngilizce öğrendim.

Askerde yediğim tokatlar sayesinde 35 olan yaptığım yemek sayısını 500'e çıkardım. Sonra yine turizme devam ettim. "Hep patronları kazandırmayalım, biraz da biz kazanalım" gazıyla işletme kurduğum ortaklarımın tokadıyla da turizmi bırakarak gazeteciliğe başladım.

Bu meslekte de çok tekmeler, yumruklar ve tokatlar yedim.

Gıcıklık olsun diye, basın kartı soran zat sayesinde sarı basın kartı sahibi oldum. Yoksa başvurma niyetinde bile değildim.

Bana zarar verme çabasında olanların yıllar sonra hep yarar sağladıklarını yaşayarak öğrendim.

Bir çoğuna teşekkür bile ettim.

Sizin anlayacağınız hayatta yediğim her tokadın uzun vadede faydasını gördüm.

"Bir tokat da siz atın" demiyorum.

Zarar vermek amacıyla tokat atanların, atmaya kalkanların uzun vadede faydalı olacaklarını bilmelerini istiyorum.

Benim yüzümden zarar görmesinler, sonra üzülüyorum.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.