• 7 Eylül 2012, Cuma

Eğitim, ben ve kızım. Bir de Mümtaz Hoca…

14-15 yaşındayım. Kur’an Kursu’nda hafızlık eğitimini yarıda bıraktım, ortaokula gitmek istiyorum. Babam ısrarla hafızlığı tamamlamadan ortaokula göndermeyeceğini söylüyor. Annemin de desteği ile pederden ortaokul vizesini aldık.

Gittim Çine Hüseyin Özkan Ortaokuluna. Müdür müydü yoksa müdür yardımcısı mı hatırlamıyorum. Mümtaz Avcı’ya yönlendirdiler beni. ‘Hocam, okumak istiyorum’ dedim. Yanıtı, “Sen 14-15 yaşına gelmişsin, burada 11 yaşındaki çocuklarla aynı ortamda olman pedagojik açıdan uygun değil, sen ortaokulu dışarıdan bitir” oldu.

Dışarıdan 7+7 14 günde ortaokul mezunu olabileceğimi söyledi. Kaydımı yaptırdım. Sınavlar da aynı okulda yapılıyor. Bir sınav, tarlada yanan pamuğun su günüyle aynı olunca gidemedim. O gün su kesildi, ertesi gün yine sınava giremedim. Derken bir sonraki yıla kaldı.

Daha sonra turizmci olmaya karar verdim. Profesyonel anlamda bulaşıkçılık mesleğini icra etmek için Marmaris’in yolunu tuttum. O işte aşçıbaşılığa kadar yükselirken, açıktan orta okul eğitimimi aksattım. Bütün merakım, İngilizce öğrenmekti. Çok çalıştım ve bana para kazandıracak kadar İngilizce konuşur oldum.
Zaman geçti, bir kış sezonu ağabeyim Mehmet Aydın sayesinde gazeteciliğe bulaştım. Artık kışın gazeteci yazın turizmci oluyordum. Bulaşık yıkayarak değil, İngilizce konuşarak para kazanıyordum. Derken askere gittim, döndükten sonra birkaç sezon daha Marmaris’te çalıştım, ama gazeteciliği daha çok seviyordum.
2003 yılının sonunda Çine’ye yerleşerek gazeteciliği tüm zamanıma yaymıştım ve başka bir işle uğraşmıyordum. Prosedür değişmiş, öyle 7+7 günde ortaokul mezunu olmak imkansız olmuş. Yeniden sınavlara girdim, birkaç yıl içinde bitirdim ortaokulu. Açık liseye kaydımı yaptırdım, ama sınavlara gidecek zaman bulamadığım için eğitim hayatım her yıl kayıt yenilemelerle devam ediyor.

Bu arada evlendim, bir kızım oldu. Şuan 4 yaşında. Yaptığım haberlerden ve Fatma Öz Anaokulunun çocuklar için tasarlanan minik tuvaletlerinden çok etkilendim. Okul öncesi eğitimin önemli olduğunu ve Gülce’nin de mutlaka gitmesi gerektiğine karar verdim. Eşim de bunu onayladı. Geçen yıl Fatma Öz Anaokuluna kaydını yaptırdık.

4 yaş grubuna çok talep vardı. Öğrenci sayısının 20’yi geçmesi durumunda sınıfın bölüneceği söylendi. 24 kişiye ulaşıldı ama sınıf bölünmedi. Okul idaresi, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden bu konuda onay alamıyordu. Bütün veliler, Çine İlçe Milli Eğitim Müdürü Mümtaz Avcı’ya çıktık. Dilekçelerle durumumuzu arz ettik.

“Geçen sene okul 8 bin TL zarar etti. O yüzden 26’yı geçmeden bölemeyiz. Hem bir süre sonra bırakanlar olur, sınıf azalır” dedi. Sınıfı bölmedi. O sıralar bizim sınıf öğretmenimiz Emine Hanım, sabah 1, akşamüzeri 1 olmak üzere günde iki saat emzirme iznine ayrılıyordu. Bir de rahatsızlığından dolayı bazı günler rapor alıyordu.

Her gün sınıfa gelen 20’den fazla çocukla öğretmenin olmadığı zamanlarda bakıcı anne ilgileniyordu. Kadın haklıydı, biz evde bir tanesinin hakkından gelemezken, o tam 23 çocuktan sorumluydu ve sıkıntılar oluyordu. Çişini, kakasını öğrenen çocuğumuz sosyal kişilik kazanmak, paylaşmayı öğrenmek, becerilerini geliştirmek için gittiği anaokulunda, bu alışkanlıklarını da unutmuştu.

Her gün arkadaşları ile kavga ediyordu. Bir gün yüzü gözü yara içinde geldi. Sorduk, ‘akrabanızın çocuğu yaptı’ dediler. Artık gitmek istemedi.

Çocuğumuzu almak zorunda kaldık. Bir çok aile de aldı bizim gibi… Çünkü Mümtaz Hoca sınıfı bölmediği için eğitim, işkenceye dönüşmüştü. İsminin açıklanmasını istemeyen bir kaynak bana, sınıfın bölünmeme nedeni olarak şunu iddia etmişti, “Sınıf bölünürse yeni bir bakıcı alınacak. Bunun için AK Parti Kadın Kolları Başkanı Sezer Çetin’in önerdiği biri var. Başka birini de İl Genel Meclisi Üyesi Hamit Özdemir önerdi. Mümtaz Bey, bu iki siyasetçinin arasında kalmak istemediği için sınıfı bölmedi.”

Bir yanım bu iddiaya inandı, bir yanım inanmadı. Ama neticede sınıf bölünmemiş ve kızım da benim gibi eğitim hayatında Mümtaz zede olmuştu.
Bu aslında bir köşe yazısı değil, sohbetti.

İki gün önce ziyaretime gelen ve “Gülce bu yıl okula gelecek mi?” diye soran Fatma Öz Anaokulu Müdürü Bilal San’a bir çırpıda içimi döküşümdü.

Yazmak için yaşayan değil, yaşadıklarını yazan ve yazdığını yaşayan bir gazeteci olarak sizlerle de paylaşmak istedim.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.