• 5 Eylül 2011, Pazartesi

Akıllı Ortaklara Değil Ortak Akıllara Muhtacız

Herkes her şeyi bilemez ve göremez. O yüzden bir işte başarılı olmak istiyorsanız fikir, eleştiri ve önerilere açık olmanız gerekir. Bunun için de sürekli düşünce alışverişi içinde olmalısınız. Memleket yönetenlerin, toplum adına görev üstlenenlerin bence bunu düstur edinmeleri gerekir.

Ama maalesef birçok siyasi kurum yöneticisi, sivil toplum lideri yönetim anlayışında bunun tam tersi bir yöntem izliyor. Eleştirenlere ‘düşman’, fikir verenlere ‘gereksiz’, öneri de bulunanlara da ‘çokbilmiş’ gözüyle bakıyorlar.

Böyle davranmalarının tek bir sebebi var, sahip oldukları makamlarla birlikte büyüyen egoları…

Bu durum, başa geldikten sonra kendisini yalayanların çaba ve gayretleri ile egosu devleşen yöneticilere gerçekte bir şey kazandırmadığı gibi memlekete de çok şeyler kaybettiriyor. 

Çok akıllı oldukları için toplumda sivrilen ve önemli görevlere gelmeyi başaranlardan egolarının sesini çok dinleyenlerde ‘akıllılık’, bir süre sonra ‘çakallığa’ dönüşüyor.

 “Çok çakal in kazmaz” atasözünden mi esinleniyorlar bilmiyorum, birlikte yol aldıklarını sürekli satışa getirerek yalnızlaşmayı ve zirvede tek adam olurken, aşağıya da şekil veren yegâne zat olmayı tercih ediyorlar.

Yoksa maazallah daha akıllı ve yararlı birileri türerse çakallıkları ortaya çıkar ve pazarları bozulur…

Bu durum, “Benim adamım değilsen, adam değilsin” anlayışını da doğuruyor. Ondan sonra bir bakmışsınız bu egosu yüksek, “akıllılıktan” “çakallığa” terfi etmiş olanlar “Yedi Kocalı Hürmüz’ü” çoktan geçmiş, onlarca adama sahip oluvermişler.

Adamlarının adam kalması performanslarına bağlı: “Ne kadar köfte o kadar ekmek…”

Bu çakallardan kurtulmak için önce onların adamı olmamak gerekiyor. Bir kere bu çakalların adamı olanlar isteseler de kurtulamıyor. Sözde kurtulduklarını söyleseler de kirli birlikteliğin ayıpları yeniden bir araya gelmelerine ya da öyleymiş gibi davranmalarına itiyor.

Bizlere de “bile bile lades” demek yerine, onurlu davranmak ve dik durmak düşüyor. Eminim ki bugünü için bunu yapamayanlar yarınları için çok şeyler kaybediyor. Kaybettikleri sadece kendi yarınları olsa canıma minnet, bütün toplumun, masumun, mazlumun ve tüyü bitmemiş yetimin geleceği de bu omurgasızlar yüzünden büyük zarar görüyor, yok oluyor.

Gazetecilik de yukarıda bahsettiğim toplum adına görev üstlenenler gibi önemli bir meslek. “Rabbim bizleri egolarının kurbanı olmuş, kullarından olmayı nasip etmesin” diyor, tüm okurlarımızın fikir, eleştiri ve önerilerini bekliyoruz.

Sizlerden gelen ve gelecek olan fikir, eleştiri ve önerileri mutlaka değerlendiriyoruz.

Olabilir olan her şeyi yapabileceğimizi de sonuna kadar inanıyoruz.

Siz de inanın!

Çünkü “İnanmak başarmanın yarısıdır…”

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.