• 23 Şubat 2013, Cumartesi

Bir duble rakı her şeyi halleder

Tantanalar koptu. Ülke ayağa kalktı. Darbeyi kurtuluş olarak göstermesinden sonra ilk kez geldi. Çine Belediyesini kullanarak bütün köy muhtarlarını topladı. "Köy köy dolaşmaktansa ayağıma çağırtayım muhtarları, durumu izah edeyim" diye düşünmüş olmalı. "Birer duble de rakı söyledim mi, olay tamamdır" özgüveni de var tabi işin içinde. Basını da toplantının başından bir kaç foto aldıktan sonra çıkarmışlar. "Sizin için köftecide yer ayırttık, orada yiyeceksiniz" demişler. E, tabi, sütten ağzı yanan...


Osman Aydın gelecek diye işletmeci masalara Kaltun Madran Suyu koymuş. Belediye başkanı da gelince bu sular toplanmış, yerine Topçam Madran Suyu getirilmiş. İşletmeci de haklı, kime yaranacağını bilemiyor bazen insanlar Çine'de... (Kendine güveni tam olanların ya da birileri veya biryerlerle göbek bağı olmayanların böyle bir sorunu yok tabi)

CHP Çine İlçe Başkanı Tayfun Şahin'in, "Çine Belediyesi, CHP'nin belediyesi değildir" sözlerinden sonra gerçekleşen bu organizasyon, o sözlerle de çelişti. Belediye düzenledi, CHP İlçe Başkanı ve CHP Aydın Milletvekilinin mesajları daha ağır bastı. Haberlerden okuduğumdan, algıladığım bu benim... Ne de olsa belediye başkanı nereye çeksen oraya gidiyor. Şahıs yararına ya da parti yararına istismar etmekte fayda var. Eskiden makam istismar edilirdi, şimdi makamdaki... Gazımız da hazır, "Bu koltuklar herkese bırakılmaz. Soyu sopu belli olacak, dürüst olacak..."

Çine'de işler bugüne kadar hep böyle yürüdü. Sadece muhtarlar değil bir çok makam sahibi adam bu şekilde yönetildi, yönlendirildi. İçeceğin niteliği, gelen adamın pozisyonuna göre değişti. Kimi böyle toplantılarda bir duble rakı ile, kimi de özel mekanda viskilerle... Sıkıntı mı var, dara mı düştük. Problem değil; bir duble rakı her şeyi halleder. Parasını belediye ya da belediye başkanı öder...

İçmeyenler mi; onlar için de çeşitli bağış müesseseleri çalıştırıldı, çalıştırılıyor. Yukarıdakiler nasılsa gelen paraya bakıyor. Nereden geldiğinin, temiz mi kirli mi olduğunun pek bir önemi yok.

GELELİM MÜFTÜ BEY'E

"Birileri yalan söylüyor" başlıklı yazımdan sonra beni aradı. Bekliyordum ki; yazıdaki asıl mesaja canı sıkılmış olsun, ama öyle değildi. "Aşk olsun Emin bey; 'Zeki Hoca' yazmışsın, ama sadece 'Müftü' demişsin. 'Müftü Bey' diyememişsin" dedi. Özür dilerim Müftü Bey! Bu yazıda hatamı düzeltip size "Müftü Hoca Efendi" diye hitap edecektim, ama bir ortak dostumuzun yanında benim için, "Ben onu Allah'a havale ettim" demişsin. Yani beddua etmişsin. Müftü Hoca Efendiler beddua etmezler. O yüzden 'Müftü Bey' demekte yarar görüyorum. Sizin için yazacağım çok şey var, ama Zeki Hoca ile aranızda yaşanan çirkin atışmalarda olduğu gibi, yine dinimizin ve dinimizi temsil edenlerin zarar göreceğini düşündüğüm için yazmıyorum. Ben de sizi bu ilçede birilerine havale etmek isterdim ama orası da boş. Boş olduğu için de, siz sorumsuzca açıklamalar yapabiliyorsunuz. O da haklı, onun için yaptıklarınızdan sonra size nasıl birşey desin...

Bu ilçede halk adına görev yürütenlere sesleniyorum. İster atanmış olun, ister seçilmiş. Bırakın artık kişisel hesapları, egolarınızı, şahsi çıkar ve gelecek hesaplarınızı. Biraz da ilçemiz için çalışın. Siz, gütmekle hükümlü olduğunuz bu halkın kaybolan eşeğini ararken, umursamaz davranırsanız; başkaları ıslık çalar. Karayollarının sinyalizasyonu hesaba katmaması ve daha bir çok mesele gibi...

Çine bizim...

Ya Çine için çalışın ya da gidin biraz başka yerleri...

Yete gari!

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.