• 16 Eylül 2013, Pazartesi

Sen Gider'sin...

Gördüğünüz çok sakin bir adamdır.

Ortalıkta öyle sessiz sesiz dolanıyordur.

Oysa o çok yoğundur.

Bunu da, aniden kalp krizi geçirip hayatını kaybettiği dakikalarda anlarsınız.

"Daha dün iki saat birlikte oturmuştuk"

"Bugün toplantılar yaptık. 6-7 saat beraberdik"

"Akşamüzeri birlikte Kuşadası'na gidip geldik"

"Yarım saat önce telefonda iş konuşmuştuk"

"Sabah bürosunda ısrarla çay içmemi istedi, az oturduk"

"Gün içinde inşaatları dolanıyordu"

"Mermer atölyesine yeni alınacak makine ile ilgili bugün uzunca bir araştırma yapmıştı"

"Az önce buradan ekmek almıştı"

"Yolda yanımda durdu, 20 dakika lafladık"

Bunlara benzer daha onlarca şey söylenir.

Ertesi gün, cenazesi olur.

İnsanlar programlarını iptal eder.

Gittiği yazlığından geri dönenler vardır.

Cemaatiniz camiye sığmaz.

 

"Bu sessiz, sedasız sakin adam ne zaman bu kadar çok insanın gönlünde yer tutmuş?" diye sorarsınız.

Cevabı çok basittir.

İnsanlara saygılıdır.

Ailesine sıkı sıkıya bağlıdır.

İşine aşıktır.

Dürüsttür.

Yenilikçidir.

Yüzü güler.

Öfkesi bile komiktir.

 

Hiç kimse makamı, serveti, güzelliği ve yakışıklılığı ile övünmesin.

Nasıl biri olduğunuzu musalladaki duruşunuz gösterir.

 

İyiysen;

Sen Gider'sin ama arkanda güzel şeyler kalır.

Tıpkı İlhan Ağabey'de olduğu gibi...

 

Ruhun şad olsun.

Kırmızı yüzlü, altın kalpli, çalışkan ve güleç insan.

 

Mekanın cennet olsun.

Ağabey...

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.