• 6 Ağustos 2013, Salı

Sınırlar ve canlılık

-Kim canlıdır? Canlı olabilmek için ne gerekir? Nasıl doğuyor, büyüyor ve ölüyoruz? Bir canlı olarak kabul edilen ve sütü yoğurt haline getiren mikrop ile, ishal yapan barsak paraziti, topraktaki solucan, ormandaki meşe ağacı, daldaki kuş ve denizdeki balık arasında nasıl bir ilişki vardır?
Yanıt kısadır. Canlı tepki verir, değişme yeteneği taşır ve hücrelerden oluşur. Hücre yapısı canlılığı sağlar. Yapı "tek göz ev" gibidir. Evde yemek - tamir - temizlik işleri nasıl o tek gözde yapılır ise hücrede de aynıdır. Hücrenin en önemli yapısı da hücre duvarıdır. Evin duvarına benzer. İçeriyi dışarının kötü etkilerinden korur. Kısa bir ifade ile canlılık sınırların var olması nedeniyledir.

Tek bir hücre canlı mı olurmuş? Bu nasıl bir şeydir?
Evet, mikroplar (bakteri - virüs) buna örnektir. Tek bir hücredir ve kendi başına canlı kalırlar. İnsanın dayanamayacağı koşullara bile - çok sıcağa ya da soğuğa - dayanabilirler. Şartlar uygun hale geldiğinde de çoğalırlar. Bir tehdit ya da tehlike karşısında yapılarını o tehdide direnecek şekilde değiştirebilme yetenekleri taşırlar. Grip aşılarının tam olarak koruyamamasının altında bu sebep bulunur. Bir mikrop için yani bir hücre için "sınırlar sıkı şekilde korunmalı, değişime açık olunmalı ve uyum sağlanmalı" kuralı çok önemlidir. Çok sayıda hücrenin bir araya geldiği diğer canlılarda da bu kural vardır. Kedi - köpekler, avlanma alanlarını işeyerek - koku ile işaretler ve bu alanları korurlar. İnsan da evine, tarlasına, ilişkisine bir sınır koyar ve o sınırı korur.

Hücre neden bencildir? Hayvanlar ve insan farklı mıdır?
Mikrobun kendi sınırlarını sıkı koruması başkasına ait sınırların içine girmeyeceği anlamının taşımaz. Mikrop yaşamak ve çoğalmak ister, sadece kendini düşünür. Kimse bu durumu yadırgayamaz! Ancak hücrelerin bir araya gelmesi ile oluşan dokular - organlar ve organizma "tek hücre" gibi davranamaz. Bu hücreler ortak kader" için bir arada bulunurlar. Örneği basittir. Kalp hücreleri kalp krizi ile öldüğünde beyin hücreleri istedikleri kadar sağlıklı olsun canlı kalamazlar. Aynı bedende aynı kaderi paylaşacak hücreler bencil olamazlar. Bu nedenle yan yana duran iki sinir hücresi birbirine sürekli iyi ve güzel mesajlar gönderir. "Ben buradayım, sana ihtiyacım var. Sen de orada dur iyi mi" derler. Birbirlerini destekler. Tek hücreye ait olan bencilik gider, sosyallik kazanılır. Hücrelerdeki bu durum insanda iki insanın sırt sırta yaslanarak oturması gibidir.
İnsan hücreler topluluğudur ve bunun gereği olarak bencil olmaması gerekir. Ama hem bencil ve hem de cüretkardır! Sınırlarına kimseyi sokmaz iken, başkasının sınırlarına girmekten çekinmez. Yapısı gereği insan bir başına değil, toplum içinde yaşar. Muhtaç olduğu, ihtiyacı olduğu diğerlerini - insan ya da hayvan fark etmez - gruplandırır, küçümser, ezer ve hatta yok eder. Bu davranış "tek hücreye ait" bir davranıştır. Hücreler topluluğu olan insan böyle olmamalı, yanındakine destek olmalı ve bu sayede oluşmuş sağlıklı toplumda, uyum içinde yaşamalıdır.

Bencil hücreler, nasıl sosyal insan haline döner? Bu dönüşüm mümkün müdür?
Mümkündür. Ama zorluklar barındırır. İnsan beyni, hücreler topluluğu olarak doğruyu yanlıştan ayırt etme, karar verme, yargılama, soyut düşünme gibi üst düzey becerilere sahiptir. İnsan beyni yaşadığı toplum içinde eğitim, etik ve ahlaki değerlere bağlılık, inançtaki saflık ve de en önemlisi denetleme ve düzeltme mekanizmaları ile sosyal olmayı öğrenir. Bencillik beyinin kullanılmadığı, tek hücrenin temel dürtüsel davranışıdır. Canlılığın en ilkel durumudur. Bencilce davranışa kızmak yerine "bu toplumda nasıl bir hata yapılmış ki beyinin kullanılması bırakılmıştır! diye düşünmek gerekir.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.