Geçtiğimiz haftalarda Ankara Ramada Otel’de Güvenlik Daire Başkanlığı’nın organize etmiş olduğu ve 3 gün süren eğitim programına konuşmacı olarak katılma fırsatım oldu. 81 ilin güvenlik şube müdürlerine, amirlerine, komiserlerine toplamda 160 emniyet mensubuna sahte ürünler ile orijinal ürünlerin nasıl ayrılabileceğini, sahte üretimin önüne geçmek için hangi hukuki yolları kullandığımızı, sahte ürünlerin zararlarını anlatma fırsatı yakaladım.
Sahte ürün dediğimizde akla ilk olarak Gucci çanta veya Armani pantolon gelse de, ilaç sektöründen otomotive, kırtasiye sektöründen oyuncağa kadar bir çok sektörde sahte ile karşılaşmak mümkündür.
Her ürünün kendine has özellikleri olduğu için sahte ile orijinal arasında genel anlamda söylenebilecek belirteçler baskısı kaymış kalitesiz paketleme, fiyatı, ürünün satıldığı yerin güvenilirliği, üründe şüphe yaratacak düzeyde kötü kalitedir. Tabii bu saydıklarım genel geçer özellikler olup her ürün için ayrı ayrı yöntemler vardır.
Örneğin orijinal diye düşünüp aldığınız bir otomotiv parçasının seyir halindeyken parçalandığını düşünün veya iyileşmek için aldığınız bir ilacın içinde aslında “vernik, asfalt boyası” gibi zehirli kimyasal maddelerin olduğunu...
Özellikle çocukların kullandıkları kalem, boya, çanta gibi ürünlerin içeriğinde hep kansorejen maddeler yer almaktadır. Aynı durum umursamadığımız gömlek, pantolon, t-shirt için de geçerlidir.
Bu nedenlerle alışveriş yaparken ucuza kaçmak yerine biraz daha fazla para vererek orijinalini almak bizi sonradan karşılacak olduğumuz zararlardan koruyacaktır. Hiçbirimiz ucuz mal alacak kadar zengin değiliz.