• 18 Ekim 2011, Salı

Toplumsal Uzlaşı

Özellikle, son günlerde ve bugüne kadar her daim Anayasa’dan bir memnuniyetsizlik söz konusu. Herkes kendi dünya görüşüne göre Anayasa’ya karşı çıkmakta ve düzenlemeler yapılması gerektiğini savunmaktadır. Fakat herkesin anlaşmış gibi hiç ağzından düşürmediği husus Anayasa’nın toplumsal uzlaşı ile yapılması gerektiğidir.

Diğer yasalarda, yönetmeliklerde, tüzüklerde toplumsal uzlaşı aranmazken, neden Anayasa’da toplumsal uzlaşı aranmaktadır?
Örneğin; hiç kimse bir kişinin 18 yaşında reşit olması ile ilgili ya da hiç kimse bir uyuşmazlıkta hangi mahkemenin görevli olacağı ile ilgili toplumsal uzlaşı olmasını beklemez. Çünkü, bunlar teknik konulardır ve her ne şekilde olursa olsun, bireylerin hakları önemli ölçüde engellenmiş olmaz.

İsminden de anlaşılacağı üzere, Anayasa; diğer yasalardan daha geniş kapsamlı, onlara kaynaklık eden yasa demektir. Anayasa kelimesi 1961’de ilk defa kullanılmadan önce, Kanun-i Esasi (esas kanun), Teşkilatı Esasiye Kanunu ( Esas örgütleniş kanunu) isimlerini almıştır ve dikkat edilirse aslında hep benzer manalara gelen kelime gruplarıdır. Hatta, Avrupa dillerinde kullanılan “Constitution” kelimesi, temel kuruluş anlamına gelir.

Anayasa, demokratik yönetime geçiş aşamasında, monarkların keyfi yönetim şekline karşılık yönetim sınırlarının çizilmesi ve hak ve özgürlüklerin yöneticilerin keyfi davranışlarına bırakılmaması gerekliliğinden doğmuştur.

Anayasa bir tüzel kişilik olan devletin, durumunu, organlarını, yapı ve koşullarını, devletin örgütlenişini, bireysel hak ve özgürlükleri saptar. Dolayısıyla Anayasa iktidarın hak ve yükümlülüklerini saptayan temel yasadır.

Fakat uygulamada iki farklı kavram ortaya çıkmaktadır. Anayasa’nın tam olarak uygulandığı, iktidarın görevlerini, yükümlülüklerini ve sınırlarını bildiği Anayasal devlet kavramı ile kişilik haklarının saptanmadığı veya saptanmış olsa da uygulama bulmadığı iktidarın Anayasa’dan kaynaklı sınırlarını aştığı Anayasalı devlet kavramı karşımıza çıkmaktadır.

İşte toplumsal uzlaşı da tam bu noktadan önem kazanır. Çünkü, yapılan Anayasa toplumun her kesimi tarafından benimsenirse, toplum Anayasa’nın uygulanmasının takipçisi olur ve Anayasal sistem doğal olarak oturur. Fakat, “ne yaparlarsa yapsınlar ben karışmam, aman bana dokunmasın da ne olursa olsun” düşüncesiyle hareket edilirse hiç kimse unutmasın ki, “Anayasalı” devlet önce bana dokunmasın diyene dokunur.

Devlet, hepimizin devletidir.

Haklar ve özgürlükler hepimizindir.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.