• 18 Haziran 2013, Salı

Gezi Parkı Direnişi Nedir?

Bu aralar bu soruyu belli bir kesimden çok duymaya başladım. Kimisi ne istenildiğini bilse de kasıtlı olarak bu soruyu sormakta, kimisi de gerçekten samimi olarak bu soruyu yöneltmektedir.
Gezi Parkı direnişinin ne olduğunu, ülkemin başbakanının Gezi Parkı direnişçilerine yaptığının aksine hakaret etmeden ve saldırmadan açıklayacağım.
Gezi Parkı direnişi herkesin bildiği gibi çok küçük bir grup tarafından parkın içinde oturarak başladı. Belki 100 kişi bile değillerdi. Gündüzleri oturma eylemi yapan, kitap okuyan grup akşamları da oraya getirdikleri çadırlarında uyuyorlardı. Gayet sakince, dostça ilerleyen bir eylemdi ta ki, polisin sabaha karşı saat 5’de insanların çadırlarını yıkıp, yakıp insanların yaralanmalarına neden olmasına kadar. Öyle bir saldırı ki, insan olanların vicdanlarını sızlatan ve tepkilerini toplayan ve hatta apolitik gençlik diye eleştirdiğimiz insanları bile sokağa döken bir şiddetle.
İşte bu aşamadan sonra insanların tepkisi, ben yaptım oldu, tek adam benim, beni eleştiremezsiniz, eleştirirseniz yanarsınız zihniyeti, kısacası despot tavırlara karşı olarak gelişmiştir.
Bu olaylar daha kısa sürede neticelenebilecekken, başbakan “tencere tava bunlar hep aynı hava” ile başlayan umursamaz tavırlarına, “parka büyük abdestlerini yapıyorlar”a varan hakaretlerini eklemesi tansiyonu daha da tırmandırdı. Orada bulunan insanlara, provokatör, marjinal, çapulcu denmesi de cabasıydı. Oysa, provokatör dediklerinin polis oldukları veya hiçbir gruba bağlı olmayan kişiler oldukları(nitekim, provokatör olduğu tespit edilen bir şahıs CHP eski milletvekili Çetin Soysal tarafından dövülerek uzaklaştırılmıştır), marjinal grup dediklerinin resmi-yasal dernek oldukları ortaya çıktı. Çapulcu diye hitap edilen insanların ise, avukat, doktor, mühendis, öğretmen, öğretim üyesi, şirket yöneticisi, sanatçı, müzisyen, ressam, üniversite öğrencisi olduklarını herkes gözleriyle gördü.
Gezi Parkı direnişçileri kaos değil özgürlük peşindedir. Gezi parkı direnişçileri örgütlü değil bireysel hareket etmektedir. Gezi Parkı direnişçileri hamasete değil gözleriyle gördüklerine inanmaktadır. Gezi Parkı direnişçileri cebine değil ülkesine sahip çıkmaktadır.
Netice itibariyle, mazlum edebiyatı ile zamanında kendilerinin zindanlarda çürüdüklerini iddia eden başbakan, şahit olduğunu veya maruz kaldığını iddia ettiği muameleleri, Gezi Parkı direnişçilerine yaşatmaması gerekir. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.