• 20 Aralık 2011, Salı

Şike Bizim Kendimizde

Futbolda şike konusu, herkes tarafından tartışılan bir konu haline geldi. Televizyonda izlediğimiz yorumcular da kendi uzmanlık alanları açısından da konuyu değerlendiriyorlar. Hukukçular ayrı, futbol yorumcuları ayrı, yöneticiler ayrı değerlendirmeler de bulunuyorlar.

Ancak, benim ilgimi en çok çeken şey toplumdaki tepki oldu. Kimisi siyasi düşünüp, tutuklulara “oh olsun” derken, kimisi de futbolu düşünüp “bu sayede futbol gelişiyordu” diyorlar. Ama bugüne kadar kimseden şikenin adaletsiz bir şey olduğunu, hiçbir kulübün bunu yapmaması gerektiğini söyleyeni duymadım. Benim duyduğum genel olarak şike yorumları: “şike olduğunu herkes biliyor, n’olmuş ki?”,  “şike olur normal bu, hem zaten her kulüp bunu yapıyor” , “bu bir Türkiye gerçeği ne yapalım?”

Futbolda şike olmuştur veya olmamıştır bilemem ama beni en çok rahatsız eden, bizim aslında “alavere dalavere”yi ne kadar normal karşıladığımızdır.

Öğrenciyken kopya çekmek normal bir şeydi. Ben öğrenciyken ben de yaptım, hatta sınavdan çıkınca birbirimize kopya tekniklerimizi anlatırdık, sanki hocayı kandırmışız gibi. Oysa kendimizi kandırmışız, çünkü sınav kâğıdından, kopya çekilen kâğıt genelde lamba gibi ortaya çıkıyor. Yani, kopya çekmek çok masum gözükse bile daha gelişirken dahi meşru olmayan yolları öğrenerek gelişiyoruz.

E tabii büyüyüp gelişince de;

Bizim icadımız olan, bir şekilde kendi işini halleden anlamına gelen, hileyi hurdayı meşru kılan “Gemisini yürüten kaptan” veya bencilliği teşvik eden, öne atılmak için başkalarının sırtına basmayı meşru kılan “Sona kalan dona kalır”  gibi deyimlerimiz bize gayet sıradan geliyor.

Geçtiğimiz genel seçimlerde çöplüklerde, sandıklarla beraber oy pusulaları bulundu, üstü anında kapatıldı. Oysa bu duruma ilk tepkiyi veren, kazanan partiyi destekleyenler olmalıydı, ama olmadı.

Senelerdir elektrik kesilmeyen İstanbul’da ne hikmetse, yerel seçimlerde rakip parti öne geçince bir anda elektrikler kesildi ama hiç kimse sesini çıkarmadı.

Daha çok örnekler verilir ama işin aslına bakarsanız, “adamı olanın” işini yürüttüğü, “dayısı olanın” işe girdiği bir ülkede buna karşı çıkılmıyorsa, şikeyi kendi içimizde aramamız gerekir.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.