Duvarı nem, yiğidi gam

Adının büyük olması iyi değildir.
Öyle olduğunda herkesin dilinde, herkesin hedef tahtası durumundasındır.
Konuşursun; ‘söyledi’, konuşmazsın; ‘sustu’ olur adın.
Sussan da, konuşsan da birileri tarafından eleştiriye maruz kalırsın.
En kötüsü; yaranamazsın.
Geçtiğimiz günlerde Eskiçine Köyü’nü ziyaret ettik.
Sezgin Madran’ın objektifiyle Ahmet Gazi Camii ve Ahi İbrahim Türbesini fotoğrafladık.
İçler acısı durum vardı karşımızda.
Sahip olduklarımızın değerini bilemememizin canlı örneğini orada bir kez daha gördük.
Ahi İbrahim Türbesi gitti gidiyor.
Evet, yanlış okumadınız: Bu yıllarda yapılışının 700. yılını kutladığımız Ahi İbrahim Türbesi yıkılmak üzere.
Felaket tellallığı yaptığım falan yok.
Türbenin çatısı mera gibi olmuş.
Kiremitler tamamen çimen vb otlarla dolu.
Yiğidi gam, duvarı nem tüketir sözü geldi aklıma.
O çatı bir an önce ele alınmalı ve temizlenmeli.
Nemi nereden alıyorsa engel olunmalı.
Çatı tamamen elden geçirilmeli ve bakımı yapılmalı; değilse o nem ve ot kökleri çatıyı ve türbeyi yıkacak; bakıp kalacağız.
Çine sınırları içerisindeki tek Selçuklu Mimari örnekleri onlar. Onları da elden kaçırırsak, o dönemin tarihini karartmış olacağız.
Elin adamı elindeki bir tek taşı bile gözü gibi bakıyor, ondan getirim elde edip, turistik açıdan dünya para kazanıyor. Biz elimizdekinin değerini bilmiyoruz.
Bu işi yapan, yapmak zorunda olan müdürlükler var. Onlar ne iş yapıyor bilmiyorum.
Oturup para kazananlarla ilgili yazdıklarımızı hatırlayın.
Verdiğimiz vergileri haram ettik, küfür işittik. Onlar yapmayınca, yanlış yapınca bir şey olmuyor, biz onların yaptığını ya da yapmak zorunda olup yapmadıklarını yazdığımızda laf işitiyoruz.
Bu kez de öyle olacak ama olsun.
İl Turizm ve Kültür Müdürlüğü yetkililerine sesleniyorum: Ahi İbrahim Türbesi için hemen harekete geçin ve yenileme çalışmalarına başlayın.
Arkasından bakıp kalmak istemiyorsanız…