“Ödediğim vergiler haram olsun”

Taşımalı eğitim ihalesi gereksiz bir nedenle yapılamıyor. Yemek ihalesi, yapılan yanlışlık yüzünden iptal ediliyor; lise öğrencisi çocuk yol ve yemek parası veremediği için okulu bırakıyor.

Milli Eğitim Müdürü takmıyor.

Yapılan yeni karayolunun bir türlü yapılamayan sinyalizasyonu nedeniyle kasabanın göbeğinde ölümcül kazalar oluyor.

Karayolları takmıyor.

Köy imamları düzenli ezan okuyup namaz kıldırmıyor; Muhtarlar şikâyet üstüne şikâyet ediyor.

Müftülük takmıyor.

13, 15 yaşlarındaki çocuklar sokaklarda plakasız motorlarla kros yapıyor, gelip geçen vatandaşı taciz ediyor,

Emniyet Müdürü takmıyor.

Gece yarısında sarhoşlar bulvarda arabalarla ralli yapıyor.

Trafik polisi takmıyor.

Parklar geceleri sarhoş yuvası olmuş; sabah toplayıcılar çuvallarla şişe topluyor.

Emniyet Müdürü takmıyor.

Yukarıdaki olayların muhatabı Mülki Amirler ne yapıyor bu ara?

Bacaklarını gerip oturuyorlar.

Gazetecinin görevi halkı bilgilendirmektir. Nerede bir olay olmuş, nasıl olmuş, kim yapmış, nasıl yapmış, neden yapmış, ne zaman yapmış, yazıp halkı konuyla ilgili bilgi sahibi yapmak. Biz görevimizi yerine getiriyoruz. Yaptık diye tepemize biniliyor.

Yazmayalım bundan sonra; istedikleri gibi at koştursunlar.

Vatandaş zeytinini, yağını satıyor; pamuğunu, mısırını satıyor; sütünü, danasını, kuzusunu satıyor ve vergisini ödüyor.

Gün boyu alın teriyle çalışıp sigortasını yatırıyor ve vergisini ödüyor.

Yıl boyu ‘yetiremedim, bitiremedim’ yorgunluklarıyla dükkânını çalıştırıyor ve vergisini ödüyor.

Yetiremeyen, bitiremeyen vatandaş kendini sigaraya, içkiye veriyor; onu yaparken de vergisini ödüyor.

Herkes vergisini alın teriyle kazandığından ödüyor.

O alın teriyle ödenen vergilerle maaşlarını alan Mülki Amirler görevlerini yapmıyor, oturuyorsa ve vatandaş bunu görüyorsa…

Cahil, koyun gibi görünen o vatandaş ne diyor biliyor musunuz Sayın görevini yapmayan Amirler;

“Ödediğim vergilerle maaşlarını alıp görevini yapmayan o koltuk sahiplerine alın terim haram olsun” diyor.