• 8 Ekim 2013, Salı

Dünür evinde bohça çözmek

Bana göre Yılmaz Özdil Türkiye’nin en çok okunan köşe yazarı.

Atatürkçü ve Devrimci kimliği ile de ön plana çıkan bir görüntü çizer.

Geçtiğimiz günlerdi Ulusal bir televizyon kanalında Suriye Devlet Başkanı Esad’ın Tayyip Erdoğan ile ilgili söylediklerine sinirlendi ve Esad’a verip veriştirdi.

Sonra da namluların ucunda gördü kendini: Tayyip Erdoğan’ı savunduğu için ‘satılmış’, ‘hain’, ‘kişiliksiz’ ve daha nice damgaları yemek durumuna düştü.

“Sen, bu Ülkeyi bu hale getiren Tayyip’i nasıl savunursun” diye sordular.

“Amerikan Uşağısın” dediler.

Uzun lafın kısası söylemediğini bırakmadı okurları.

Nasıl kutuplaştığımızın, nasıl bölündüğümüzün net göstergesidir bu.

Yani, Tayyip’i sevmeyenler, onun hakkında konuşan Esad’ı eleştiren çıkışı yüzünden Özdil’i infaz etti.

Yarın, örneğin, Obama kalkıp Atatürk hakkında verip veriştirse ve yandaş medyadan bir köşe yazarı ona laf söylese, Tayyipçiler o yazarı iki dakikada infaz etmezse bileklerimi keserim.

Avrupa liglerinde, Fener’in yenilmesinden keyif alan, Trabzon’un son iki dakikada iki gol yemesinden mutluluk duyan, Galatasaray’ın elendiğini duyduğunda beyinsel orgazm yaşayan karşı takım taraftarlarını gördüğümde nasıl midem bulanıyorsa, Yılmaz Özdil olayında da aynı şekilde kramp geçirdim.

Beşiktaşlı ol, Galatasaraylı ol, Fenerli ol; nereli olursan ol. Bir takımımız Avrupa’dan puanla döndüğünde o puanın Ülke puanı olduğunu, ülkenin reklamının en iyi şekilde yapıldığını bilmeyecek kadar mankafa mısın da yenilmesine bıyık altından gülüyorsun?

Osmanlıyı öven çıkışlar yapan, Atatürk’e sarhoş damgası vuran, Türklüğü ayaklar altına alan, Bebek katilleri ile masaya oturan Tayyip’i kimse sevmek zorunda değil.

Onu sevmemeniz, ona dışarıdan birinin söz söylemesine, rencide edici çıkışlar yapmasına izin vereceğiniz anlamına gelmez.

Erdoğan şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı; sevsen de, sevmesen de gerçek bu. Ona söylenen söz, Türkiye Cumhuriyeti’ne söylenen sözdür.

İçerideki husumetini içeride halledeceksin; dışarıdakinin senin iç huzursuzluklarını bilmesi gerekmez.

Yani, uzun lafın kısası: Dünür evinde bohça çözmeyeceksin.

Kutuplaşma had safhaya ulaşmış. Sağcılık, solculuk yerini laiklik, dinciliğe bırakmış. Atatürkçü ve Osmanlıcı kafalar birbirini ısırıp duruyor. Onlar ortalık yerde birbirini yerken ülke elden gidiyor; kimse farkında değil.

Bölelim, kurtulalım da kına yakalım bir yerlerimize.

Nasıl olsa daha sonraki tarihin birinde, dünyanın başka bir coğrafyasında yeni bir Türk Devleti daha kurarız. Alışığız yıkıp yıkıp yeniden kurmaya. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.