• 14 Mart 2012, Çarşamba

Duyarsızlığa Protesto

Toplumumuzda kimse kendi işini adam gibi yapmaya çalışmıyor, başkalarının yaptığı işlere karışıyor, onlara ne yapması gerektiğini söyleyip duruyor. Ne biçim bir toplumuz anlamış değilim.

Oturmuş ilgisi olmayan bir köşeye sana öğütler veriyor;

“O konuyu şöyle yazsan daha etkili olurdu” diyor.

Kalemi cebimden çıkarıp önüne koyuyorum: “Al, bundan sonraki konuyu sen yaz” diyorum.

“Niye ben yazayım canım, o senin işin” diyor pişkince.

“Senin işin ne?”

Süt hayvanı üreticisi sevgili arkadaşımız. Sütü 55 kuruşa mal ediyor. 55 kuruşa satıyor, üç kuruş para kazanmıyor. Farkında değil ama bana müdahale etme hakkını kendinde buluyor. Ben senin işine karışıyor muyum da sen benim işime karışıyorsun?

Çarşıda bir köşede kahve çalıştırıyor; çalıştırmaktan öteye beceriksizce davranıp işinin üstesinden gelemiyor. Kalkıyor bana; “Ne biçim gazetecisiniz; Çine Devlet Hastanesi dökülüyor. Uzman doktor diye bir şey yok, yazsanıza” diye çıkışıyor. Kuyruğuna basmışlar demek ki. Başına gelince öfkesini bana kusuyor. Yazmıyorum kardeşim.

Çine Ovasının en güzel yerlerinden bir yerde, adam eksen çıkar tabir edilen toprağa sahip tarlada çiftçilik yapıyor. Her yıl dünya para kazanacakken mevsim sonu tarladan zararla dönüyor. Kalkıyor bana; “Çocuğum bu yıl üç kez nezle oldu. Müdahale etmesek zatürree olup çıkacak. Okullar soğuk hava deposu gibi. Yazsanıza bunları” diye çıkışıyor. Çocuğunun hakkını okula, Milli Eğitime gidip savunmaktan aciz, beni orta yere sürmek için üzerime geliyor. Yazmıyorum kardeşim.

Sokakta yürürken yere tükürmekten geri kalmıyor. Yasağa rağmen oturduğu kahve köşesinde fosurdatarak sigarasını içiyor. Kış boyunca, üç kuruş ucuza mal edeyim diyerek kalorisi düşük kömür yakıyor. Bu yaptıklarını görmüyor da karşıma geçip ahkâm kesiyor; “Doğal gaz mı ne, çevrilecekmiş. Ondan santral yapacaklarmış, Çine yaşanmaz hale gelecekmiş. Neden yazmıyorsunuz” diye bana çıkışıyor. Birçok Çineli gibi olayın içeriğinden habersiz. Belli ki kahve köşesinde sohbeti yapılırken duymuş. Niye yazayım kardeşim; senin de sorunun ise çık sokağa karşı olduğunu duyur.

Pamuğu ya da mısırı maliyetinin altında sattığının serzenişini yapıyor bana. Ona, uzun yıllar önce Fransız Hükümeti çiftçiye %1 stopaj yüklemişti de Fransız Çiftçiler traktörleriyle Lyon – Paris Otobanını kapatmışlardı, onu hatırlatıyorum. Bana öyle bir cevap veriyor ki; zavallı olduğunu düşünmekten başka yapacak hiçbir şey yok:
“Benim motorumda otobana kadar taşıyacak mazot mu var da oralara kadar gideyim?”

Ne diyeyim ben sana?

“Yaz” diyor, her kuyruğuna bastıklarında.

Yazmıyorum kardeşim.

Sen kendi sorununa duyarsız kalıp köşende oturacaksın; diğer yandan beni orta yere atıp, kullanacaksın.

Yazmıyorum.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.