• 19 Ekim 2011, Çarşamba

Şiddet… Şiddet... Şiddet…

Sırtından bıçaklanan kadının fotoğrafı baş sayfada yayınlandı, herkes kıyameti kopardı. Kadına şiddet bir anda unutuldu, gazeteciliğin etikliği tartışılır oldu. Genel yayın yönetmeni bir anda hedef tahtası haline geldi; zavallı adam kendini savunmak zorunda kaldı.

Kıvırmanın anlamı yok. Bu ülkede kadına şiddet var, hem de 100 kadından 37’si öyle ya da böyle şiddete maruz kalıyor.

Bırakın Altaylı’nın manşete taşıdığı bıçaklanmış kadın olayını. Olayın özüne, buna neden olan olaylara bakın. Hani demiş ya Castro: “Kişi kötü değildir, kişiyi kötü yapan şeyler kötüdür” diye.

Halkımızın %90’ı akşam olduğunda televizyonun başında oturuyor. O saçma sapan, TÜRK Aile yapısıyla alakası olmayan konuların işlendiği dizileri izliyor herkes. Ne var o dizilerde?

Silah var.

Elinden silahı düşürmeyen erkekler var.

LAN (bilgisayar sözcüğün üzerine argo sözcük diye çiziyor) sözcüğünü ağzından düşürmeyen eli silahlı adamlar var.

Bir sürü silahın gölgesinde ikinci sınıf, hatta sınıfsız kadın rolleri var. O kadınlar oynuyorlar. Hiç düşündünüz mü “bu rolü oynayan kadının birey olarak kişiliği nerede bu rolde” diye? Ortada kişiliği olmayan kadın rolleri izliyor Türk Halkı akşam olduğunda.

Kavga sahneleriyle dolu diziler izliyor herkes. Bağırıp çağıran, birbirine bedensel ya da sözlü taciz eden erkeklerin dünyasının işlendiği dizileri izleyen insanın nasıl bir psikolojisi olur ki?

Dersini düzenli çalışan, dershanesine gidip gelen bir öğrenciyi işliyor mu dizinin biri? Ailece kahvaltısını yapıp, düzenli işine gidin gelen bir karı kocayı görüyor musunuz dizilerde? Ununu elemiş, eleğini asmış, çocukları ve torunlarıyla ilgilenen emekli bir çift görüyor musunuz? Elinde bir demet çiçekle eve gelen erkek, çocuklarıyla hafta sonu pikniğe giden bir aile, akşam evinde çocuklarının dersine yardımcı olan bir baba yok mu bu ülkede? Senaristler bu aile yapılarını nereden bulup da işliyor?

İzlediği dizilerde sınıfı bile olmayan, vasıfsız, kişiliği oturmamış kadına şiddeti önlemek için yasa çıkarmak yeter mi dersiniz?

Ayaklarının altında cennetin olduğuna inandığımız kadını neden yazmaz senaristler?

Ana gibi yar olmaz’daki anayı neden karakter olarak işlemezler?

Eline silahı alıp, kendini adam zannederek ağzından çıkanı kulağının duymadığı kişilikleri işlemek yerine toplumun büyük çoğunluğunun örneği olan erkeği neden çizilmez dizilerde?

Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı kadını korumak için yasa çıkarmaya çalışacağına yüzünü RTÜK’e çevirsin ve dizileri incelemeye alsın. Kadına şiddeti körükleyen ana unsurun diziler olduğunu görecektir.

Ben burada toplumdan her hangi bir kişiye, isim vererek “SARHOŞ” diye yazsam, “kişilik haklarına hakaretten” dünyanın tazminatını öderim. Adamlar birbirlerine neler söylüyor dizilerde bir inceleyin bakalım.

Ayaklar altına alınmış karakterleri çizen senaristlerin kalemini kırın önce.

Dizilerde kadın kişiliksiz, vasıfsız ve sıradan varlık karakterinde; onları insan pozisyonuna getirin önce.

Argo sözcüklerle, hatta argo yaşamlarla dolu dizileri kaldırın önce televizyonlardan. Ondan sonra kadına şiddeti önlemek için yasa mı çıkarırsınız, kadına el kaldıran erkeğin elini mi kesersiniz, ne yapacaksanız ondan sonra yapın.

Televizyonda imrenilen erkek karakteri eli silahlı, sopalı erkek karakteri. Ona özenmeyecek de akşam mutfakta eşi pilav yaparken ona yardım etmek için salatayı hazırlayan kılıbık erkeği mi örnek alacak herif?

Televizyonda imrenilen erkek karakteri evin kapısını tekmeyle açan erkek karakteri. Ona özenmeyecek de elinde bir demet çiçekle eve gelen yılışık erkeğe mi özenecek herif?

Hükümet yetkilileri ilk önce RTÜK’ün RTÜK’lüğünü doğru dürüst yapmasını sağlayacak.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.