• 23 Kasım 2011, Çarşamba

Armut ol, ağzıma düş

Dünyanın en büyük açık hava müzelerinden biri Mısır’dır. Firavunlar döneminde yapılan görkemli ve devasa yapılar nedeniyle, özellikle tarihi değerleri ön plana çıkar ve gezgine gözsel anlamda fazlasıyla doyurur.

Mısırlı Arapların İslamiyeti kabulünden sonra bu yapılar talan ve tahrip edilmiş olmasına rağmen Mısır Akdeniz’den Afrika’nın ortalarına kadar yüzlerce arkeolojik eserle bezenmiştir. Bu yapılar sayesinde her yıl milyonlarca turisti ağırlar ve ekonomisine gözle görülür bir katkı sağlar.

Geçtiğimiz ay Luksor Vadisi’nde, uzun zamandır devam eden yenileme çalışmaları bitmiş ve ünlü Sfenksler Vadisi ziyarete açılmış. Antik Thebes kentinin bulgularından biri olan Sfenksler’i gerçekten de gidip görmek gerekiyor.

M.Ö. 380 – 362 yılları arasında yapılan 2,7 kilometrelik caddeye biraz para harcanmış. Projeyi kim hazırladı bilmiyorum ama ayrılan ve harcanan para 11 milyon dolar. Bu projeyi tamamlayan Firavunlar ülkesi Mısır, dünyanın gözünü yine kendine çevirdi. Dünyanın gözünü kendine çevirmenin yollarından biri tanıtım ve değerleri korumak, geliştirmek için para harcamak. Parayı harcayacaksın, bir eseri ya da bir alanı görülmeye değer kılacaksın ve bekleyeceksin. Elin oğlu o eseri ya da yeri görmek için gelecek ve sana para bırakacak. Öyle, armut ol, ağzıma düş olmuyor bu işler.

Geçtiğimiz günlerde Alabanda Antik Kentinde kazı heyeti bir kahvaltı verdi. Çine’nin güzide insanları oradaydı. Kazıları yapan ekibin başındaki Doç. Dr. Suat Ateşlier gelen konuklara bıkıp usanmadan Alabanda’yı anlattı. Kenti gezdirdi ve tarihsel bilgilerle Alabanda’nın ne kadar değerli bir kent olduğunu anlatmaya çalıştı.

Konu açılmışken: Tarihe duyarlı Çineliler anımsayacaklardır. 1993 yılında bir grup arkadaşla Alabanda Derneği’ni kurmuştuk. Sloganımız; “Çine’yi Selçuk, Alabanda’yı Efes yapalım” idi. Alabanda antik kenti şu anda gezgine gözsel anlamda pek bir şey vermiyor olsa da Kemer Deresi’nden gelen suyun oluşturduğu dolgu nedeniyle toprak altında kalan değerli yapıları ile bir Efes’i aratmayacak kadar zengin yapı ve tarihe sahip. Bilim adamları bunun da bilincinde…

O gün Doç. Dr. Suat Ateşlier Hoca bu yıl kentte yaptıkları kazıları ve kazılarda çıkanları da anlattı. Önemli olan oydu aslında. Kahvaltının asıl nedeni olan konu kazılar, kazıların zorluğu ve maliyetiydi. Dor Tapınağı olarak bilinen tapınakta yapılan kazıları anlattı ve yaptıklarını konuklara gösterdi. Gözle görülür iş yapmış gibi görünüyorlardı. Çünkü Etem Hamdi Bey’in 100 yıl kadar önce tapınakta yaptığı kazılardan çok daha belirgin şeyler ortaya çıkarılmıştı.

Uzatmayalım; Ateşlier Hoca konukların önüne rakamlar koydu. Bu yıl Bakanlıktan aldıkları 65 bin lira ile işe başlamışlardı. Bu para zorunlu giderlere harcanmıştı ve bitmişti. Çünkü bu yılki kazılarda 7 Öğretim görevlisi, 13 öğrenci, 5 arkeolog, 13 işçi, İspanya, Fransa ve Almanya’dan 4 bilim adamı çalışmıştı. 65 bin liranın yetmiş olması bile mucizeydi.
Doç. Ateşlier gelen konuklara söyleyeceği sözü söyledi sonunda:

“Gelen para zorunlu giderler harcandı ve kıt kanaat yetti. Bizimle birlikte kazıya katılanların yemek giderlerine para ayıramadık” dedi Ateşlier. “Gıda dışında harcamalarımız da oldu. Çapa, kürek, çivi vb. gibi hırdavat malzemesine de para ayıramadık. Bu harcamalar için giden paradan Çine Esnafına 4500 lira borçlandık. Bu giderler önümüzdeki yıllarda da karşımıza çıkacak. Ödeme yapamadığımız bu giderler için sizden destek istiyoruz” diye bitirdi sözlerini.

Konuklardan konuya sıcak yaklaşanlar oldu. Borç öyle ya da böyle ödenir, ödenecek. Gelen konuklar bunu ödeyebilecek duyarlılıkta. 4500 lira gelen konuklar için küçük para.

Konu bu değil; Konu, 7 öğretim görevlisi, 13 öğrenci, 5 arkeolog, 13 işçi ve bakanlığın gönderdiği 65 bin lira ile Alabanda antik Kenti’nin kazılarının ne zaman biteceği. Biteceği sözcüğünü çıkarıyoruz; ne zaman kent gezgine gözsel anlamda doyurmaya başlayacağı. Alabanda kazılarının diğer antik kentlerden zorluğu hafriyat sorunu. 7 metreye varan dolgusuyla kent bir şekilde tamamen toprak altında. Kazı heyetinin bir yandan iğne ile kuyu kazarken bir yandan da toprak sevkiyatı yapması gerekiyor. Yani daha çok çalışması gerekiyor.

Luksor Vadisi’nde 5 yılda 11 milyon dolar harcanıp yenileme yapılmış. Elin oğlu yenileme çalışması için yılda 2 milyon dolar harcamış; biz kazı için yılda 65 bin lira gönderiyoruz.

Bakanlık “armut ol, ağzıma düş” politikası uygulayacağına biraz fazla ödeme ayırmalı. Değilse Alabanda Antik Kenti’nin kazıları 200 yılda yarıya gelmeyecek. Bakanlıktan beklemeyip, Yerel sivil kuruluşlar da bir komisyon kurup kent kazılarının yakından takip etmeli.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.