1970’li yılların sonlarında kısa bir dönem gazete muhabirliği yaptığım dışında basınla hiçbir ilişkim yoktu. Küçük öyküler, kısa şiirler yazar kenara, köşeye atar, unuturdum. Okumak ve antik kentlere ait kartpostal biriktirmek dışındaki yaşantım sıradan insanların yaşantısı gibiydi. Uzun soluk yazmak, rüya bile değildi benim için.
1989 yılının Temmuz ayı ortalarında beni arayıp buldu.
“Bir gazete çıkaracağım” dedi.
“Yanımda olursan sevinirim.”
Taksi durağında, yakında yıkılacak olan, belediyeye ait küçük dükkânlardan birinde, önünde köhne bir daktilo ile başladı çalışmaya. Karınca gibi uğraşıp yaratmaya çalışıyordu. Muhabirlik benim işim değildi; muhabirliğin dilinden de anlamam. Yanında olmaya karar verdim ve birlikte çalışmaya başladık.
9 Ağustos 1989 günü Yıl: 1, Sayı 1; UFUK Gazetesini çıkardı, yanındaydım.
UFUK adı onda bir ukdeydi. Daha önce aynı ada benzer bir gazete çıkartmış ama…
Hayatımın ilk fıkrasını UFUK Gazetesinde, “OBJEKTİF” adlı köşede ‘Merhaba’ başlığıyla yazmıştım. Onun ısrarıyla hazırlamak zorunda kaldığım 12x8 kare ölçülerinde bir de bulmacam vardı. Beğenmeyen kişiliğiyle, zor da olsa eline tutuşturduğum şiirlerimi de yayınlamaya başlamıştı UFUK’da. Birlikte çalışmamız bir süre devam etti. Beni bu işin içine sürükleyen O’dur; o gün bu gündür hala gazetelerde bir şeyler karalar dururum.
O, Hüsamettin Coşkun’dan (Kıroba Gazetesi kurucusu) sonra Çine’de ilk yerel gazeteyi yayınlayan insandı.
Sevseler de, sevmeseler de O, Çine Basınının Duayeni bir kalemdi ve unutulmaz ilklere imza atmıştı. Kimsenin aklına gelmeyen düşünceler üretir, yapmaya çalışır; yapardı.
İlkel kamera yöntemleriyle uzun metrajlı “SATI KADIN” adlı filmini çekmişti.
Çine’de ilk yerel televizyon kanalını açmış, yönetmiş ve ayakta tutmuştu.
Saymakla bitmez.
Giderken yanında olamadım.
Güle güle Üstat.
Güle güle Yılmaz Sağlık.
Huzur içinde yat.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.