• 11 Temmuz 2012, Çarşamba

Ahkâm Kesmek

Türk Toplumu olarak her konuda düşünce yürütebiliriz.
Ahkâm kesmede üstümüze yoktur.
Kendi söküğümüzü dikemeyiz, karşımızdakine takım elbise dikiminin tarifini veririz.

Kredi kartlarımızın her ay asgarisini zor ödüyoruzdur ama masada ne G8 bırakırız ne de G20; sanki dünya ekonomisini yönlendirenlerdenizdir.
Kronik öksürüğümüzün nedenini bilmiyoruzdur ama karşımızdakine astımdan kurtulması için önerilerde bulunuruz.
Bitki çaylarının yararlarını sıralarız ardı arkasına ama evimizde siyah çaydan başka çay yoktur.

Müdürümüzden işimizi düzgün yapmadığımız için fırça yer dururuz ama başkalarının başarısında kulp bulmada üstümüze yoktur.
Biri bir taş yuvarlar, nereye gittiğini bilmeden peşinden gideriz.
Birimiz türbana karışır, diğeri mini eteğe.

Görmediğimiz ayrıntı, hakkında konuşamayacağımız konu yoktur; konuşuruz ha bre.
Bir de kraldan fazla kralcıyızdır: Kralın koyduğu kurallara, kendimizce ekler yapar, karşımızdakileri, altımızdakileri kan kusturarak yönetiriz; yönetilmesine izin veririz.
İninde uyuyan tilkiyi gözlemlediğimizi iddia ederiz ama burnumuzun dibinde kuyumuzu kazanlardan haberdar değilizdir.

En önemlisi de değirmenin suyunun hep böyle akacağını sanırız.
‘Keser ve sap’ olayını edebiyatımızdan çıkarmışızdır.
Az konuşanı bilmiyor, çok konuşanı ulema sanırız.

‘Dışı seni yakar, içi beni’ gerçeği vardır bilmeyiz, görmeyiz, gösterilmez bize.
Sevdiğim Bir Kardeşim “Süslemek pislemektir” der.
En kötüsü budur: Süsleyip sizin önünüze koyduklarının pisliğinde boğulduğunuzda çevrenizde bir tane bile makyaj uzmanı bulamayacaksınızdır.

Bir Kızılderili atasözü vardır, bilmelisiniz:
“Bu dünyayı atalarınızdan miras almadınız, torunlarınızdan ödünç aldınız.”

Bilmelisiniz.
Değilse bildirirler.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.