• 5 Temmuz 2011, Salı

Gelişim İlkeleri

Sevgili  Okurlar;
Gelişim,  döllenme  ile  başlayan  ve  yaşam  boyu  devam  eden  bir süreçtir.Bu  süreçte  tüm  bireyler  için  geçerli  olan  bazı  evrensel  ilkeler  olduğunu  geçen  hafta  belirtmiştim.Şimdi  bu  ilkeleri  biraz  daha  yakından  tanıyalım. 

1. Gelişim, Süreklidir ve Belli Aşamalarda (dönemlerde) Gerçekleşir.
Gelişim, döllenmeden itibaren ileriye doğrudur, aşamalı ve birikimli olarak devam eder ve dinamik bir olgudur. Gelişimin aşamaları-dönemleri şunlardır:
0-2 : Bebeklik Dönemi
2-6 : İlk Çocukluk Dönemi (oyun dönemi)
6-12 : Son Çocukluk (Okul Dönemi)
12-18: Ergenlik Dönemi (ilk yılları erinlik dönemi)
18-25 : Gençlik Dönemi
Gelişim birikimlidir ve davranışlar birbirine dayalı olarak gelişir. Gelişimde durma ya da ara verme yoktur.İleriye doğru yavaş ya da hızlı bir şekilde devam eder. Gelişimin yukarıda belirtilen aşamaları hiyerarşik olarak geçekleşir. Her aşama öncekine bağlıdır ve bir sonraki aşamayı ilgilendirir. Aynı zamanda aşamalar iç içe geçmiştir. Örneğin;3-4 yaş çocuklarına okuma-yazma öğretmeye çalışmak boşuna bir çabadır.Çünkü çocuk belli bir olgunlaşma sürecinden geçmeden belli becerileri kazanamaz.Buna karşılık dört yaş çocuğu sayı sayamaz ,renkleri ayırt edemezken en güç müzik parçalarını öğrenebilir.Erişkinlerin bin bir güçlükle öğrendikleri bir yabancı dili ,o dilin konuşulduğu ortamda,çok kısa sürede kapabilir.şaşılacak ölçüde akıcı ve kıvrak konuşabilir.Sırası gelince ana ve babasına çevirmenlik bile yapabilir.Çocuklar ilk yıllarda beden eğitimi alanında da kolayca beceriler edinirler.

2. Gelişimin Hızı Her  Yaşta Aynı Değildir. (Gelişim, nöbetleşe devam eder.)
  Gelişim özellikleri bazı dönemlerde hızlanırken, bazı dönemlerde yavaşlayabilir. Bir özellik (örneğin;zihinsel gelişim) bir dönemde hızlı iken (örneğin son çocukluk döneminde), bazı dönemlerde duraklayabilir (örneğin;ergenlik döneminde). Gelişim tüm alanlarda aynı hızda görülmez. Bireylerde konuşmanın yoğun olduğu dönemde, yürüme davranışı yavaşlar ya da bedensel gelişim son çocukluk döneminde yavaşlarken, ergenlik döneminde hızlanır. 0-2 yaşında bedensel gelişim hızlı iken diğer alanlar daha yavaştır. 3-6 yaşında ise duygusal ve sosyal gelişim artarken, bedensel gelişim yavaşlar.

3.Gelişim, Kalıtım, Çevre ve  Zamanın  Ortak  Etkileşiminin Bir Ürünüdür.
Kalıtım; bireye genetik yolla anne babadan geçen cinsiyet, göz rengi, zeka kapasitesi, bedensel biçim gibi yapısal özellikleri kapsamaktadır. Gelişimde bir de bireyin çevre ile etkileşiminin-yaşantılarının etkisi bulunmaktadır. Örneğin; Bireylerin sahip olduğu zihin(zeka) kapasitesi kalıtım yoluyla gelen bir özellik iken; Bunun ne kadarının kullanılabileceği yani, işlevsel olacağı çevre ile etkileşimi sonucundaki yaşantı zenginliklerine bağlıdır. Yine bireylerde huy, mizaç yetenek düzeyi gibi özellikler çevreye bağlı olarak  gelişir. Gelişimde kalıtım ve çevrenin etkisiyle ilgili olarak yapılan tartışmaların sonucunda, davranışların (zeka, yaratıcılık, problem çözme) ortaya çıkmasının kökeninde bu iki unsur birlikte ele alınmaktadır. Yani, kalıtım ve çevrenin birlikte etkileşerek bireyin özelliklerinin ortaya çıkmasında ortak rol aldıkları kabul edilmektedir ve araştırmalar bu iki unsurun etkileşim düzeylerini ele almaktadır. Gelişimde bu iki faktörden biri diğerinden daha etkilidir denilemez. Fakat gelişimde bazı alanlarda (örneğin fiziksel gelişim) kalıtım daha belirleyici iken; bazı alanlarda (örneğin duygusal gelişim) çevre daha etkilidir diyebiliriz.

Kişiye özgü genotipin ( Genotip, anne ve babadan kalıtım yoluyla çocuğa geçen bütün özelliklere verilen addır.) belirlediği temel yapı  sosyal çevre ile sürekli etkileşerek biçimlenmektedir. Örneğin doğuştan üstün zeka potansiyeline sahip bebeğin, içinde büyüdüğü aile ve sosyal çevre koşullarının olumlu olması halinde gelişebileceği açıktır. Ayrıca, genotipi uzun boylu olmak için uygun yapısal özellikler taşıyan bir bebeğin, dengeli ve yeterli bir beslenme programından yoksun bırakılması halinde, gerekli ölçüde gelişemeyeceği bilinmektedir. Bu durum, belli bir genetik özelliğin gelişme potansiyeli ölçüsünde gelişebilmesinin, sosyal çevrenin zenginleştirilmesine bağlı olduğunu göstermektedir. Sosyal çevrenin zenginleştirilmesi terimi bir genetik özelliğin gelişebilmesi için, yeterli miktarda uyarıcı sağlanmasını tanımlamaktadır. Sosyal fakirleştirme ise belli bir gelişim potansiyelinin ortaya çıkmasına engel olan etmenleri tanımlamaktadır. Sosyal fakirleştirme ve zenginleştirme terimlerini örnekler ile açıklayalım. Aynı  zeka düzeyinde bulunduğunu varsaydığımız iki öğrenciden biri, etkin ve kalıcı öğrenme için gerekli olan tüm koşullara sahiptir. Aile, okul ve sosyal çevrede öğrenmeyi kolaylaştıran ve yönlendiren bir eğitsel yaklaşım egemendir. Bu bağlamda öğrenci etkin olarak sürece katılmakta, olumlu davranışları pekiştirilmekte ve olumsuz davranışları hakkında sürekli ve düzeltici hareketler sağlanmaktadır. İkinci öğrenci ise etkin ve kalıcı öğrenme için gerekli olan bir  çok  koşula  sahip  değildir. Aile, okul ve sosyal çevrede    eğitime ve eğitsel başarıya daha az önem verilmektedir. Ayrıca çocuk davranışlarını yönlendirecek  ödül ve cezadan  yoksundur. Bu çerçevede sosyal zenginleştirme ve fakirleştirme göstergelerinin sayısını arttırmak mümkündür. Fakat bu sonucu değiştirmez; çünkü başlangıç aynı kalıtsal özelliklere ve yaşantı birikimine sahip iki çocuktan birincisi, her açıdan ikincisine oranlada daha yüksek gelişme gösterecektir.

Gelişimde çevrenin bireye şu yönlerden etkisi söz konusudur.

-Öğrenme çevresinde yer alan uyarıcılar; çocuğun işitme, görme, dokunma gibi yaşantılarını zenginleştirir.
-Öğrenme çevresi, çocuğa yaptığı davranışların doğruluğu ya da yanlışlığı hakkında bilgi verir. Bu  bilgilere  göre davranışın devam edip etmeyeceği belirlenir.
-Öğrenme çevresinde yer alan modeller bir çok davranışın (dili kullanma; görgü kuralları, bilgi edinme; problem çözme v.b.) öğrenilmesini sağlar. Çocuklar kendilerine sunulan davranışları gözler, hazırlanır ve dikkat eder.
-Öğrenme çevresinde yer alan kurallar çocuğun hareketlerini sınırlar ya da geliştirir. Öğretmenler ve anne babalar çocukların davranışlarını kontrol ederler. Buna göre, öğretmenlerin ve anne babaların, çocukların davranış gelişiminde kontrolü sağlama yönünde dikkat etmeleri gereken ilkeler vardır.

Bunlar :
*Çocuğun bir davranışı yapmasına izin vermelidir.
*Çocuğa "yapma", "yerinde dur", "dolapları karıştırma", "ışığı söndür" " televizyonun kumandasıyla oynama" gibi davranış gelişimini kısıtlayan, emir  verici  iletiler kullanmamalıdır.
*Çocuğun belli bir risk ve tehlike taşıyan davranışları yapmaması için onun anlayacağı şekilde açıklamalarda bulunmalıdır.
*Hiçbir şekilde olmayacak ve karşılanması mümkün olmayan isteklerinin kesin bir dille olmayacağını ifade etmek gerekmektedir. (örneğin; yağmurlu ve soğuk havada dışarı çıkamayacağını ya da alışverişte her istediğinin alınamayacağını)
*Çocuklara başarılı olabilecekleri ortamlar yaratılmalıdır.
*Çocukların güven duyguları geliştirilmelidir.
Zaman; Gelişim  döneminde  kalıtım  ve  çevrenin özellikleri ile birlikte yeniliklerin ve değişimlerin  oluşturduğu  zaman bölümüdür. Gelişimi etkileyen en önemli faktörlerdendir. Zaman aynı zamanda “Teknolojik Gelişmeler” “Siyasi Olaylar” “Kültürel Gelişmeler” açısından büyük önem taşımaktadır.Örneğin; günümüzde  okul  öncesi  eğitim  yaygınlaştığı  için  çocuklar  ilköğretime  önceki  yıllara  göre   daha  hazırlıklı  gitmektedirler 
4.  Gelişim,  Baştan  Ayağa, İçten  Dışa  Doğrudur.

Gelişim baştan ayağa, içten  dışa doğrudur. Aynı zamanda , merkezden çevreye doğru giden bir açılım gösterir. Yeni doğan bir bebeğin yaşı, vücuduna göre daha büyüktür. Bunun sebebi, vücudun diğer organlarının gelişimini kontrol edecek olan beynin gelişimidir. Buna göre; bebek, önce başını ve omuzlarını; sonra kollarını ve ayaklarını kontrol eder.

Döllenmeden sonra embriyo döneminden fetüse geçişte ilk gelişen organ beyin ( merkezi sinir sistemi) dir. Daha sonra omurilik ve iç organlar oluşur.
Merkezi sinir sisteminden ( beyin) sonra oluşan organlar kalp ve sindirim sistemidir. Daha sonra bu sıra merkezden çevreye (dışa) doğru devam eder.

Gelişim genelden özele doğrudur. Çocuklar önceleri tüm vücutlarıyla hareket eder ve kaba hareketleri gösterir daha sonra organlarını kullanır ve inceltilmiş (estetik) davranışları gösterir. Yani çocuk önce kaba motor kaslarını ardından ince motor kaslarını kullanır. Çocuklar bir nesneyi tutarken önceleri bütün vücuduyla tutar. Daha sonraları küçük kasları gelişerek önce elleriyle sonrada parmaklarıyla tutarlar. Çocuk bir nesneyi önce avucu ile yakalamayı sonra ise parmakları ile tutmayı başarır. Çocuk önce yürür sonra hoplar ve zıplar. 2-3 yaşındaki çocuklar oyuncak seçiminde daha büyük oyuncakları tercih ederler. Yaşları büyüdükçe küçük (legolar-yapbozlar) oyuncaklara yönelirler.

5. Gelişim, Bir Bütündür (gelişim alanları birbiriyle ilişkilidir.)
Gelişim, psikologlarının belirlemiş olduğu gelişimsel ödevler grupların ortalama düzeyleri ile ilgilidir ve  özel anlamda bireylere uygulanmaz. Bu nedenle her bireyin gelişimi farklıdır ve o bireye özgüdür. 
Gelişim alanları (zihinsel, bedensel,sosyal ve duygusal) birbirleriyle etkileşim içinde düzenli olarak ilerler. Bir gelişim alanındaki değişim diğerlerini de olumlu ya da olumsuz olarak etkiler. Örneğin; derslerinde çalışkan olarak bilinen bir öğrenci, başkalarının yoğun ilgisini çeker ve sevilir. Sevildiği içinde kendisine güveni gelişir ve sosyal ilişkilerinde aktif olur. Böylece bir alandaki gelişim özelliği başka bir alandaki gelişim özelliğini desteklemiş olur. Diğer bir örnek, sınıf arkadaşlarına göre boyu kısa, çelimsiz bir çocuk, başkalarının ilgisini çekemeyecek, böylece sosyal ilişkileri zayıf kalacak duygusal gelişimi de olumsuz etkilenecektir. Sonuç olarak gelişim tüm alanların birbiriyle etkileşimine göre gerçekleşir.

6. Gelişimde, Bireysel Farklılıklar Bulunur.
Gelişimde "olgunlaşma ve öğrenme" önemlidir. Olgunlaşma, daha çok kalıtıma bağlıdır. Öğrenme ise, çevre ile olan etkileşimle kazanılan yaşantılara bağlıdır. Bireylerin kalıtımsal özellikleri ve çevre ile olan yaşantıları farklı olduğu için gelişim bireylere göre farklılıklar gösterebilir. Bazı çocuklar 10 aylık olduğunda ayakta durabilirken, bazıları 12 aylık olduğunda ayakta durabilir. İlköğretime yeni başlayan çocuklar ilk okuma yazma davranışlarını farklı zamanlarda kazanabilirler.Bu  nedenle  çocukları  birbirleriyle  kıyaslamak  doğru  olmaz.

Gelişimde bireysel farklılıkları dört ana grupta toplamak mümkündür.
- Zeka
- Sosyo-ekonomik düzey
- Cinsiyet
- Kültür.

7. Gelişimde Kritik Dönemler  Vardır.
Çevresel olay ve uyarıcıların, çocuğun gelişiminde ve öğrenmesinde daha şiddetli ve kalıcı etkiye sahip olması "kritik dönem" olarak açıklanır. Buna göre, organizmanın belli dönemlerde, belli öğrenme yaşantılarına ve çevresel uyaranlara daha duyarlı olduğu gelişim dönemleri bulunur. Bu dönemde çevre uyaranları düzenlenerek ve çocuğa uygun yaşantılar kazandırılarak gelişim ödevleri kazandırılmalıdır. Belirli özellikler-davranışlar ilgili dönemde organizma tarafından kazanılmadığında, ilerde zorlanma görülür. Örneğin; bir bebek yaşıtlarına göre daha erken doğmamışsa o bebeğin konuşmasıyla ilgili  kritik  dönem 12 ay, 15 ay arasıdır.Bu bebeğin 36 ayda konuşmaya başlaması, o bebeğin konuşmayla ilgili olarak kritik dönemin geçildiğini gösterir. Kritik dönemde yani 12-15 ay arasında bu bebeğin konuşmasıyla ilgili bazı sorunlar yaşanmış olabilir.Yine  ilköğretim çağında okula gitme fırsatı olmayan erişkinin daha sonra  okuma  yazma  öğrenme süresi daha uzun olmakta ve daha zor öğrenmektedir.

Haftaya  tekrar  görüşmek  üzere  sevgiyle  kalın.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.