7 Mayıs 2024, Salı

Baş Başa'da Teknoloji ve Tasarım dünyası konuşuldu

25 Mart 2021, Perşembe 11:05

     


Serüven Bilim Sanat Merkezi Kurucusu ve Eğitimci Yasin Alper Yeler, “Bir tasarımcının sadece camdan anlaması ya da sadece ahşaptan anlaması yetersiz kalıyor. Tasarımcının bütünsel bakması gerekiyor. Bir tasarımcının neyin neyle nasıl birleştiğini, hangi malzemenin neyle birleşebileceğini, nasıl işlenebileceğini ve nasıl kodların yazılabileceğini bilmesi gerekiyor” dedi.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

Serüven Bilim Sanat Merkezi Kurucusu ve Eğitimci Yasin Alper Yeler, tvDEN ekranlarında hafta içi her gün yayınlanan Gazeteci Emin Aydın’ın hazırlayıp sunduğu Emin Aydın’la Baş Başa’nın konuğu oldu. Yeler, tasarımcının bütünsel açıdan bakması gerektiğini belirtti.

“TEKNOLOJİ VE TASARIM TAMAMEN FARKLI BİR DÜNYA”

Teknoloji ve Tasarım Öğretmenliğinin zorlu bir süreç olduğunu dile getiren Yeler, “Teknoloji ve tasarım tamamen farklı bir dünya. Biz bunun ana kaynak bölümünden mezunuz, öyle bir güzelliği var. Teknoloji ve Tasarım Öğretmenliği süreci gerçekten zorlu bir süreç. Bir işletme bölümünün iki buçuk katı krediyle mezun olabiliyorsunuz. Onlar 120 kredi alırken, bizim 260 krediye varan derslerimiz oluyordu. Endüstrinin bütün kollarında eğitim veriyorlar. Çocuk her alanda tasarım yapmak isteyebilir. Elektrik, elektronik, makina, mobilya, plastik gibi tasarımın her alanında olmak zorundasınız, o zamanda her şeyi bilmek zorundasınız. Son 10 yıldır TUBİTAK’ın desteklediği bilim fuarları var. Biz bu 10 yılın beş yılında da kendi oklumuzda başvurularda bulunduk. İki defa da bilim fuarı yürütücülüğü görevini yaptım. Teknoloji ve tasarım aslında şunu yapar, çocuk sınırsız düşünür, küçük yaşlarda mühendislik zekâsını ortaya çıkaralım istediği kadar özgür kalsın ve istediği alanda tasarım yapsın. Çocuk neye heyecanlıysa o yapılır. Çocuk kesmeye ve oymaya meraklıysa o zaman ahşapla ilgili bir çalışma yapılır. Siz ona bu süreçte rehberlik edeceksiniz, ders bu aslında. Çok eğlenceli ve sınırsız bir alan” dedi.

“BÜTÜN TASARIMLAR İHTİYAÇTAN DOĞAR”

Serüven Bilim Sanat Merkezi’nin ihtiyaçtan dolayı kurulduğunu söyleyen Yeler, “Bütün tasarımlar ihtiyaçtan doğar. Serüvende bizim ihtiyacımızdı. Kendim birçok farklı kurumlarda eğitim sürecinde deneyimler öğrendiğim gibi bazı problemleri de gözlemleme fırsatım oldu. Serüven ’in serüveni aslında bu yolda ortaya çıktı. Bir çocuğun neye ihtiyacı var, bunu biz bilemeyebiliyoruz. Her ne kadar anladığımızı zannetsek te ya da çocuğumuzu en iyi biz tanırız desek te o iş öyle olmuyor. Mesela bir çocuk çok güzel resim yapıyor, biz bunu yargılayabiliyoruz. Evet güzel resim yapıyor, hemen onu resim kursuna gönderelim. Gönderelim de ya dünyanın en iyi piyanistini vasat bir ressama değişiyorsak. Yani çocuğun eşsiz yeteneği ne, kendini nerede bulacak ve sınırsız heyecan duyacak bu alanda. Çok fazla alan var ve bunu nasıl deneyimlenebiliriz. Kurs kelimesini aşıp yaşama dönüştürmemiz gerektiğini ele aldık. Serüven aslına birazcık bunu göze alıyor. Bunu sunmak istiyor. Yani onu yaşama yaymak ve yaşatmak istiyor” diye konuştu.

“TASARIMCININ BÜTÜNSEL BAKMASI GEREKİYOR”

Yeler,” Eğitimlerimize yavaş yavaş başladık. Adım adım birçok alanda eğitimimiz var. Dansından müziği kadar eğitimlerimiz var. Seramik atölyemiz var, resim atölyemiz var, robotik atölyemiz var, kodlama atölyemiz var. Bir tasarımcının sadece camdan anlaması ya da sadece ahşaptan anlaması yetersiz kalıyor. Tasarımcının bütünsel bakması gerekiyor. Bir tasarımcının neyin neyle nasıl birleştiğini, hangi malzemenin neyle birleşebileceğini, nasıl işlenebileceğini ve nasıl kodların yazılabileceğini bilmesi gerekiyor. Sistem bütün dünyada yaygınlaşmış bir bilim dalı. Türkiye’de yeni, Milli Eğitim iki yıl önce müfredatına aldı. Müfredat derken öğretmenler yetiştirmeye çalışıyor şu anda. Ben de birkaç kursa katıldım, çok önemli ve değerli bir alan. Sadece matematik yetmek bilmiyor, nerede kullanacağımızı da bilmemiz gerekiyor. Sistemde şöyle yapıyoruz biz, 5’nci sınıflara karenin ve dairenin alanlarını anlattık ama çok soyut kalıyor. Soyut olduğu için yapılanmıyor kafada tam anlaşılmıyor. Bu seferde hemen bir uygulamaya yapıyoruz. Patatesler, havuçlar ve çöp şişler var. Bu geometrik şekilleri üret ve ürettiğin geometrik şekillerle araba tasarla ve tasarlanan arabalarda en hızlı kimin aracı gidecek, diyoruz. Bu seferde hemen havuçlardan tekerlekler yapılıyor, tabi biz bunu sınırlamıyoruz sınırsız bir alan. Herkes kendine göre bir tasarım yapıyor. Yani biz bir müzisyeni matematikle ölçüyoruz, büyük bir problem. Sanatçıyı sanatla ölçmüyoruz da, yine matematik ve Türkçe ile ölçüyoruz. Hepsinden bilsin ama o alanda uçsun. Kanatlarını bağlıyoruz devamlı sıkıntı orada” ifadelerini kullandı. (AYHAN BOĞATARAN) 







 
Son Eklenen Haberler