
HAZIRLAYAN: Arif Ali UYGUÇ
FOTOĞRAFLAR: Sezgin MADRAN - Emre AKKURT
1964 Öncesi Çine’de Tarım
“Günümüz Çine’sinde tarım yapılan arazi varlığının (ekilebilir ve dikilebilir alanların toplamı) tam şekliyle kullanılmaya başlanması hangi tarihe denk düşer” gibi bir soru sorulduğunda, kesin bir rakam vermek mümkün değildir.
Çine ve Bölgede yapılan tapu ve kadastro çalışmaları 1950’li yılların sonlarında tamamlanmıştır.
Babam Kerim (Mehmet) Uyguç’un Askerden geldikten (1951) hemen sonra başlayan Tapu Kadastro çalışmalarında bizzat bulunduğunu, sohbetlerimizden biliyorum. Babam o günlerin Çine tarım potansiyeli ile günümüz potansiyeli arasındaki değişimi şu cümlelerle çok iyi açıklardı:
“Karpuzlu Bölgesindeki çalışmaların başlamasından bitmesine içinde değildim ama uzun bir süre ekip içinde ölçüm görevlisi olarak çalıştım. O dönemde, çalılık, çay yatağı, bataklık, otlak vb. gibi tarımsal anlamda ekim ve dikim alanı olarak kullanılmayan birçok arazi günümüzde işlenilir şekle sokulmuştur. Kadastro çalışmaları sırasında pıynar çalısıyla kaplı olan ve tapu kayıtlarında 50, 60 ağaç bulunan bir arazi günümüzde yetişen ve aşılanan deliceler sayesinde 200, 300 ağaçlık zeytinlik olmuştur. Yine kadastro geçtiği dönemlerde çevresi bataklık, sazlık ya da dere, çay yatağı olan ekilebilir alanların çevresindeki bu kullanılmayan alanlar ıslah edilmiş, kullanılabilir şekle sokulmuştur. Zeytinlikte olduğu gibi ekilebilir alanlar da genişlemiş ve kullanılan alan fazlalaşmıştır.”
Arazilerin ıslah edilmesi
1950’li yıllarda ova köyleri de dâhil yemek pişirmek ve ısınmak için yakılan odun vb. katı yakıt, kapının dibinden temin edilebiliyordu. Köylü kendi tüketeceği odun ve çalıyı yapıp kullandığı gibi, ihtiyaç fazlası ürettiği odunu eşeğine, katırına ya da arabasına yükleyip çarşıya (Çine’ye) getirip satardı. Günümüzde orman köyleri de dâhil sobalarda ısınmak için gerekli olan katı yakıtı bulmak zorlaşmıştır; artık birçok köy evinde kömür tüketilmektedir. Yani geçtiğimiz yüzyılın yarısı itibariyle, kullanılmayan tarım alanlarında yetişen maki ya da sanayi getirisi olmayan ağaçların varlığı günümüzde yok denecek kadar azdır. Bu alanlar zeytin, ceviz, kestane, elma gibi getirisi olan meyve ağaçlarıyla donatılmıştır.
Yine aynı dönemlerde, yukarıda da belirtildiği gibi, ekilebilir alanların çevresinde bulunan ve işlenilmeyen araziler ıslah edilmiş ve tarıma açılmıştır. Yaşı 40’ın üzerinde ve köy kökenli olan herkesin hafızasında yer ettiği gibi ovalarımızın içinden geçen çay yatakları, kenarlarında bulunan sazlık alanlar artık yok denecek kadar azdır. Bu alanların hepsi tarıma kazandırılmıştır.
İlkel Çiftçilik çalışmaları
Gelişime ayak uydurmadaki yenilikler, alternatif yaşam şeklinin zorunluluğudur.
Dün (20. yy başları) zorunlu ihtiyaç maddeleri dışında tarımsal üretim yapılmıyordu. Bu zorunlu ihtiyaç maddeleri; darı (unu, anızı, tanesi için), akdarı (unu ve tanesi için), yulaf (tanesi ve samanı için), çavdar (tanesi ve samanı için), arpa (tanesi ve samanı için) ve buğday (unu, tanesi ve samanı için) ile sınırlıydı. Bölge coğrafyasına ve iklimine uygun olarak üretimi kolaylıkla yapılan yazlık ve kışlık sebzelerin dışında Çine’de tarımsal üretim yoktu, denilebilir.
İhtiyaç fazlası zeytin ve zeytinyağı yüzyıllardır pazarı bulunan ve getirisi olan bir tarım ürünüdür ama bu ürün bile, 20. yy. başlarına kadar modernize edilme çalışmalarına sahne olmamıştır. Ülke ihtiyacının yarısından fazlasının bölgemizde üretilen kestane, ceviz ve incir gibi sanayi ürünleri bile desteklemelerin yapılmaması nedeniyle, yakın tarihlere kadar tarımsal getirisi olan ürünler statüsüne girmemiştir.
Tarımsal seyirde Hükümet politikaları
Çine açısından, ekonomik getiri için yapılan tarımda ekilen tek ürün tütündü. Buna gösterilebilecek tek neden Hükümet Politikasıdır. Tütün ile ilgili ilk TEKEL Yasası 1862 yılında ‘İnhisar Yasası’ olarak çıkmıştır. Bu, şu demektir: Devlet, tütün üretimini, getirisi olan tarım kalemi olarak 1862 yılında ciddiye almıştır.
3573 Sayılı zeytinciliğin ıslahı ve yabanilerinin aşılattırılması hakkındaki kanun 1939 yılında çıkartılmıştır. Bu, şu demektir: Devlet, zeytinciliği 1939 yılında ciddi bir tarım getirisi olarak kabul etmiştir.
Pamuğun dünyada 5 bin yıldır üretildiği ve dokumacılık sektöründe de 3 bin yıldır kullanıldığı bilinmektedir. Pamuğun önemli bir tarım ürünü olduğunun fark edilmesi ve bölgemizde yoğun olarak ekimine başlanması tarihi daha dündür. Dündür diyoruz, çünkü yaptığımız araştırmalardan ortaya çıktığı şekliyle, Çine ve bölgeye pamuğun ekim için getiriliş tarihi 1946, 1947 yıllarına denk düşmektedir. Kaldı ki, verilen tarihlerde getirilen pamuk cinsi kalite ve verim yüksekliği açısından hiç de göz doldurur nitelliklere sahip değildi.
Bu konudaki bulgularımız daha sonraki bölümlerde işlenecektir.
Modern Çiftçiliğin getirileri
Yukarıda yaptığımız saptamalara bağlı olarak; pamuk üretimine başlanmasından sonra, ihtiyaç maddeleri ekilip dikilen arazilerin çevresinde bulunan ve kullanılmayan alanlar periyodik olarak ıslah edilmiştir.
“Şurayı açayım (çalısını, hayıdını, garıngecini kırayım, gelen derenin önünü kapatayım) da, iki evlek olsun pamuk ekeyim, ürettiğimle çocuklara yatak yorgan yapar, kalanı satar bir inek alırım” anlayışı başlamıştır.
Önceleri yün ve yapağıdan yapılan yatak ve yorganlar, yoğun üretimine başlanması sonrasında pamukla yapılmaya başlandığı gözlenmektedir.
İhtiyacın ötesinde ticari amaçla ekilmeye başlanması ile gelirin arttığı gözlenmiş ve diğer ekilen ürünlerden pamuğa hızlı bir geçiş yaşanmıştır. Buna bağlı olarak pamuğun satışı ve pazarlanması aşaması yine Devlet Politikası ciddiyetiyle hızlı bir şekilde gelişmiş ve TARİŞ, Çukurova Birlik ve Antalya Birlik gibi kuruluşlar aracılığı ile üreticinin ticari anlamda önü açılmıştır.
O döneme kadar İncir ve zeytinyağı ticaretinde ön planda olan Tariş, 1949 tarihinden itibaren pamuk alımına ve pamuk ile ilgili diğer ihtiyaç şekillerine (hastalıklarla mücadele, verimin artırılması için yapılması gerekenler gibi verilen bilgi toplantıları) yönelmiştir. Bilindiği gibi Aydın Tekstil İşletmeleri A.Ş.’nin kuruluş tarihi aynı yıla denk düşmektedir.
Modern çiftçiliğin getirileri göz önünde bulundurulduğunda, tarımsal alanların parasal anlamda verimliliğinin hesaplanması da bu tarihlere denk düşmektedir. Giderlerin artması, gerini artırılması gerekliliğini de beraberinde getirdiği için verimli tarım arazilerinde üretimi yapılan ürünlerden en iyi sonucu alma çabaları da gündeme gelmiş ve modern tarımın gerekliliği için yapılması gerekenler masaya yatırılmıştır. Dönümden daha fazla ürün elde etme çabaları sonuç vermiş ve arazilerin gayrimenkul olarak değerlenmesi de buna bağlı olarak artmıştır.
21. yüzyıl çiftçisinin amacı, ekip ürün kaldırmak değil, ekip en yüksek verimi almaktır. Bunu yapabilmek için de, Bakanlığın yanı sıra Ziraat Odaları sağladığı bilgi ve ekonomik destekle çiftçinin yanındadır.
4K kayıtlara yeni geçiyor
Köy Enstitülerinin kapatılmasıyla başlayan Köyleri kalkındırma Projesine uzun zaman ara verilmişti. Eğitilen genç kuşak köylerin kalkınması, bilinçlendirilmesi için caba harcıyordu ve kalkınmanın önü açılmıştı.
Bu kalkınma programı Köy Enstitülerini kapatılmasıyla son buldu. Enstitülerden mezun olanlar önceleri ‘Köy Öğretmeni’ statüsündeydi; 1952 yılında çıkan bir yasayla bu öğretmenler, diğer öğretmenlerin sahip olduğu haklara sahip oldu ve dengesizlik ortadan kalktı.
Ara verilen kalkınma programına 1958 yılında yeniden başlandı. Köylerin kalkındırılması, köylünün bilinçlendirilmesi için atılan bu yeni atılımın adı 4K idi. Bu çalışmayla ilgili ilk bilgiyi bize Kahramanköy’den Zeki İçöz vermişti.
Sohbetimizden sonra 4K Projesiyle ilgili araştırma yapma gereği duyduk. Başvuracağımız bilgiler Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı arşivlerinde olabilirdi. Çünkü proje, adı geçen Bakanlığın kapsamında gerçekleştirilmişti. Yaptığımız araştırma sonuçsuz kaldı. Çünkü adı geçen Bakanlığın arşivlerinde 4K ile ilgili bir bulguya rastlanmadı.
Zeki İçöz bizi yanıltmış olamazdı. Mutlaka bir isim yanlışlığı yapıyorduk ve bekledik. Zeki İçöz, ertesi gün bize 1959 yılında Didim’de katıldığı seminerden aldığı belgeyi getirdi. Resmi imzaları taşıyan ve ‘Arıcılık ve Hayvancılık’ sertifikası olan bu belge, geçmişle ilgili önümüze konulan her belge gibi bizi heyecanlandırdı. Böylece, yaptığımız güzel işlerin arasına, 4K organizasyonunu da eklemiş olduk.
4K çalışmalarının kayıtlara geçmesine vesile olan Zeki İçöz ve Başkan Osman Eşiyok’a teşekkür ediyorum.
4 K: Kafa, Kol, Kalp ve Kuvvet
“Menderes Hükümetlerinin çiftçiler için yaptığı çalışmaların başında 4 K gelir” diye anlatmıştı Zeki İçöz.
“4 K: Kafa, Kol, Kalp, Kuvvet, demektir. 4 K projesinin ortaya atılış tarihi 1958 yıllarına denk düşer. Kurslar, slâyt gösterili tanıtım çalışmaları yapılırdı o zaman. Ben Didim’e kampa gitmiştim, eğitim için; 1959’du yanlış hatırlamıyorsam. Aydın İl Tarım’da o zaman İbrahim Turgal, Mübeccel Özel vardı yönetici olarak.”
Her köyde 4 K’nın temsilcisi varmış o zaman. 4K’da en başarılı köy Hacelobası imiş; ikinci köy Kahraman Köyü.
“4 K projesi 60 ihtilalından sonra deva etseydi tarımda devrim olurdu” diyor İçöz.
“1959 yılında Didim kampında seyrettiğimiz bir filmde; Arizona’da nasıl tarım yapıldığını izledik. Seracılıktan söz ediyordu o zaman. Biz bu gelişmeye ayak uyduramadık.”
“Çiftçilikle ilgili her eğimi verildi o 4 K programları çerçevesinde” diye anlatıyor İçöz.
“Hayvancılık, sebzecilik, arıcılık; ipek böcekçiliği eğitimi de verildi ama kimse yapmadı o işi. Kepekli Köprüsünün oradaki dutlar o amaçla ekilmişti ama yapan olmadı. Ziraat Teknisyeni Ali Rıza Bey köylülere konserveciliği öğretti o zaman.”
“İlçe Tarım Müdürü Orhan Bey, Kahramanköy’ün Kepeklinin oradaki merasını Islah Tarım statüsüne aldırdı. İl Tarım Müdürü Bahri Tağdaş (1965-69 Dönemi Tarım Bakanı) Aydın İline ilk Meksika Buğdayını getirdi. Halk esmer rengi yüzünden beğenmedi o buğdayı.”
Ziraat Odası’na ihtiyaç duyulması
Modern tarım ve hayvancılık sektörünün gelişmesi, değişen dünya düzenine ayak uydurmada çiftçinin ve üreticinin önünün açılması için yapılan hamlelerden biri de Ziraat Odalarının kurulma çalışmaları ve faaliyete geçmesidir.
Bu kapsamda yapılan çalışmaların başında gelen Tarım ve Köyişleri Bakanlığı atılımları da semeresini göstermiş ve yukarıda da belirtildiği gibi 1957 yılında Ziraat Odaları Kanunu çıkartılmış ve resmen kurulmuştur. Bazı olumsuzluklar nedeniyle yasanın öngördüğü değişim ve gelişimler beklenen serilikte gerçekleşememiştir.
Duraklama süresi sonrasında 1963 yılında aktif olarak faaliyete geçen Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) çalışmaları hız kazanmış ve işlerliliği düzene oturmuştur. Seri bir örgütlenme sürecine geçilmesi olumlu etkisini göstermiş ve kısa sürede İl ve İlçelerde kurulan örgütler faaliyete geçmiştir. Yine yukarıda belirtildiği gibi Çine Ziraat Odası 1964 yılında İsmali Çelik Başkanlığında kurulmuştur.
Meclis Başkanı Hasan Yıldız
2011 Seçimlerinde Çine Ziraat Odası Meclis Başkanlığına Ünlüce Delegesi Hasan Yıldız seçildi.
1963 doğumlu olan Yıldız, Omarların Hasan’ın Muharrem ile Karahayıt Köyü İdil Mahallesinden Arslanlardan Mehmet’in Kızı Huriye’nin oğlu.
1997 yılında Gökyaka Köyünden gelme Sadettin Erdoğan’ın Kızı Nuran ile evlenen Yıldız’ın 1 erkek çocuğu vardır.
Çiftçilikle (mısır) uğraşan Yıldız aynı zamanda besi hayvancılığı yapmaktadır.
1995 yılından bu yana esnaflık yapan Hasan Yıldız; 1985 yılında Çine Ziraat Odasına kaydını yaptırmıştır. Yıldız 1997 yılından bu yana delegedir.
Hasan Yıldız, Meclisin görevlerini bir dizin halinde sundu bize.
“Oda içinde ya da çiftçilerimiz arasında olabilecek sorunları, itilafları çözmeye çalışıyoruz. Muhtaç çiftçilerimize ve yakınlarına ekonomik, sosyal ya da teknik yardım yapılmasına karar veriyoruz. Yönetim Kurulunun aylık ve kesin hesapların9ı karara bağlıyoruz.”
Oda Yönetim Kurulunun, menkul ya da gayrimenkul alımlarında vardığı kararları onaylama yetkisinin Mecliste olduğunu söyleyen Yıldız;
“Önemli kararların altına atılan imzaların onaylanması Meclisin görevidir” diyor.
Odaya kayıtlı muhtaç çiftçilerimizin çocuklarının yurt içinde eğitimlerini, varsa ihtisas ya da bursları için, Birliğin onayı ile burs sağladıklarını söyleyen Yıldız;
“Yurt içi ve yurt dışındaki fuarlara katılmak, çiftçilerimizi meslekleriyle ilgili bilgilendirmek, her türlü tarımsal destekle ilgili belgeleri düzenlemek ve bu belgeleri ilgili makamlara iletmek bizim görevimizdir” diyor.
“Yönetim Kurulunun her harcaması fatura karşılığında ve kararla yapılıyor” diyen Hasan Yıldız;
“Oda ihtiyacı için malzeme alımlarında, yetki limitinin altında bile olsa, teklif istemi usulü ve karara istinaden yapılıyor” diyor.
Meclis Başkan Vekili Mehmet Memiş
Mevcut Meclisin Başkan Vekili olan Mehmet Memiş, 1955’de Çine’nin Kasar Köyünde doğdu. Memiş, Kocayenlerin Âlim ile Çulfalardan Ahmet Keskin’in Kızı Emir Ayşe’nin oğlu.
Ortaokul mezunu olan Memiş, 1977 yılında Hocaların Hüsnü Bayram’ın Kızı Memdüha ile evlendi. 1’i kız 2 çocuk sahibi olan Memiş’in 3 torunu bulunuyor.
2004 yılından bu yana Kasar Köyü Muhtarlığı görevini yürüten Mehmet Memiş, 1972-74 yılları arasında Çine Birlikte minibüsçülük yapmıştır.
1978 yılında Aydın YSE’ye giren Memiş 2002 yılında emekli olmuştur.
“Çalışırken bir yandan köyde bostan ektik” diyor Memiş.
“O dönemde köye ilk damlama su sistemini getirdik ve örnek olmaya çalıştık. Az da olsa hayvancılıkla da uğraştık.”
Sivil Toplum Örgütü olarak Çine Ziraat Odası’nda görev almasının nedenini kısaca şöyle anlatıyor Memiş:
“Seçim öncesi Camcı Baki (Akgümüş) ile sohbetimiz sırasında Osman Eşiyok’un Başkan adayı olduğunu öğrendim. Baki Ağabey, Eşiyok’un bu işi doğru dürüst yapacağını söylemesi üzerine yönetime girmeye karar verdim. Gerçekten de Osman Başkanın döneminde Çine Ziraat Odası devrim niteliğinde çıkışlar yapmış ve iyi yönetilmiştir. Borçlarımızın bittiğini kamuoyunun bilmesini istiyorum.”
Yenilikçi kişiliğiyle ön planda olan Mehmet Memiş’in konuyla ilgili radikal düşünceleri var:
“Çine Ziraat Odası’nın önümüzde zaman diliminde üzerine düşmesi gereken iki önemli konu var: Toprak tahlil laboratuarı açılması gerekiyor. Üreticilerimiz bir avuç toprağı tahlil ettirmek için Aydın’da sürünüyor. Bunun için bir laboratuar açılmalı. Diğer yandan üreticinin ihtiyacı olan ucuz mazot için tek çözüm Oda’nın Çine’ye bir benzinlik açmasıdır.”
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.