18 Nisan 2024, Perşembe

"Kuruyemişlere eş değer bir besin bulunmuyor"

24 Mayıs 2021, Pazartesi 09:43

     


Kuruyemişlere olan ilginin artmasıyla son günlerde tüketiminde de artış gözlendi. Özellikle ‘Brezilya Fındığı’ gibi kuruyemiş türlerinin sahip olduğu besin değerlerinin çok önemli olduğuna değinen Dr. Öğretim Üyesi Ayça Tuzcu,” Brezilya Fındığı, gerçekten değerli bir besin kaynağı. Selenyum içeriyor, Selenyum bizim oksidatif stres dediğimiz hastalık etkeniyle savaşabilmek için elimizdeki tek silah. Bizim bunu besinlerden almamızın çok yolu yok, çok seçeneği de yok” ifadelerini kullandı.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Ayça Tuzcu, tvDEN ekranlarında hafta içi her gün yayınlanan Gazeteci Emin Aydın’ın hazırlayıp sunduğu Emin Aydın’la Baş Başa’nın konuğu oldu. Kuruyemişlerin besin değerleri açısından faydalı olduğunu söyleyen Tuzcu, kuruyemişlere eş değer bir besin grubunun bulunmadığını belirtti.

“KURUYEMİŞLERİN İÇERİSİNDE ÇOK İYİ VİTAMİNLER VAR”

Kuruyemişlerin tarihsel süreç içerisinde her zaman önemli bir yer tuttuğunu belirten Tuzcu,” Kuruyemişler tarihin en başından beri çok önemli bir yer tutuyor. Besin içeriği de çok yüksek. O kadar kaliteli ki ona eş değer bir besin bulunamıyor. İçindeki antioksidanlar, yağ oranları yani bir insanın sağlığını sürdürülebilmesi için önemli bir besin unsuru aslında. Kuruyemişlerin yerine başka bir şey konulamıyor. Et, salata ve sebze de tüketsek onun verdiği faydayı alamıyoruz. Yağlı tohumlar, susamlar,fındık ve fıstık kendine özgü değiştirilemeyen bir besin gurubu. Bütün sağlık otoriteleri de günlük kuruyemiş tüketimini öneriyor. Bizimde buna dikkat etmemiz gerekiyor. Hem sağlığımızı sürdürmek hem de daha canlı olmak anlamında da bize yardımcı oluyor, çünkü çok iyi vitaminler var içerisinde” dedi.

‘BREZİLYA FINDIĞI’ NEDEN ÇOK DEĞERLİ?

Son günlerde popüler olan ve ülkemizde de tüketimi hızla artan Pikan Cevizi ve Brezilya Fındığı ürünleri ile yerli kuruyemiş ürünlerinin arasındaki farklılıklara değinen Tuzcu,” Araştırmalar yapmaya başladım. Pikan Cevizi, Brezilya Fındığı’nın besin içerikleriyle bizim fındık ve fıstığımız farklı mı diye. Pikan Cevizi ile çok farklı olmadığını söyleyebilirim. Pikan Cevizi şuanda çok yüksek fiyatlara satılıyor. Bizim fındığımız, bademimiz hem yerli üretim hem daha güvenilir hem de ülkemize kalıyor. Pikan Cevizi ’de talepten dolayı üretiliyor belki ama besin değeri olarak kendi ülkemizde yetişen ürünler arasında bir fark yok. Brezilya Fındığı için aynı şeyi söyleyemem, o gerçekten değerli bir besin kaynağı. Selenyum içeriyor, Selenyum bizim oksidatif stres dediğimiz hastalık etkeniyle savaşa bilmek için elimizdeki tek silah. Bizim bunu besinlerden almamızın çok yolu yok, çok seçenek yok. Brezilya Fındığı dışında ise deniz ürünlerinde var, fakat bunu bağırsaklarımızdan emebilecek Selenyum formu deniz ürünlerinin içerisinde de yok. Dolayısıyla Selenyum konusunda ‘Brezilya Fındığı’ popülaritesini hak ediyor. Brezil Fındığı’nın içerisinde başka bir mineral olan Magnezyum var. Magnezyum da çok önemli bir mineral. Bu iki besin değeri açısından çok önemli bir çerez haline geliyor” diye konuştu.

KURUYEMİŞLER VE KURUBAKLAGİLLER HANGİ YOLLARLA ISLATILMALI?

Tuzcu,” Baklagiller ve kuruyemişler de bitki kendini korumak için bir depo oluşturuyor tohumun içinde. Bu depo kendini diğer etkenlerden korumaya çalışıyor. Bu maddenin içinde ‘Fitik Asit’ dediğimiz maddenin içinde yüksek oranda fosfor var. Bu kadar yüksek oranlı bir maddeyi almak bizim diğer minerallerimizle bağlantı yapıp onların emilememesini sağlıyor. Bu bizim için bir anlamda tehlike arz ediyor. Fitik Asit, mineral emilimimizi düşürdüğü için çeşitli yöntemlerle bitkilerden uzaklaştırmak gerekiyor. Kuruyemiş ve kurubaklagiller de ‘Fitik Asit’ bulunuyor. Uzmanlar tarafından, tüketeceğiniz cevizi bir akşam öncesinde suyun içinde bekletin, suyun içine Fitik Asit’ler girsin, sizde sadece kuruyemişin kendisini tüketin gibi bir görüş vardı. 2020 yılında yayımlanan saygın bilimsel bir makale de bunun tamamen etkisiz olduğu ortaya çıktı. Bunun için alternatif yollar var. Alternatif yol ise suyu fermantasyona açık hale getirmektir. Suyu bakterilerden zenginleştirmektir. Bunu ise evimiz de sirke, yoğurt, kefir gibi ürünlerle ıslatırsak bakteriler Fitik Asit’i parçalayacak, tabi bunun yararı için bunu da ölçmek gerekir” diye konuştu.

“KURUYEMİŞ TÜKETİMİ OBEZİTEYE SEBEP OLMUYOR”

Kuruyemiş tüketiminin kilo aldırmadığını ifade eden Tuzcu,” Kuruyemiş tüketimi kilo almaya sebebiyet vermiyor. En yüksek enerjili besin yağı ve kuruyemişlerin içinde en çok bulunan yağ. Kilo almak belki 3’üncü, 4’üncü sırada olan oda çok fazla tüketilirse olacak bir şey. Bunların içerisindeki toksik maddelere çok fazla maruz kalınabilir. Neticede bunlar yararlı da olabiliyor zararlı da olabilir. Bir besini çok tüketmek bu zararlarından da etkilenmek demek. Obeziteyi engelliyor ve kan yağını düşürüyor aslında. Bir şeyin ilaç ya da zehir olmasına dozu karar veriyor. Bir avuç fındık ya da 15-20 fındık gibi ortalama günlük tüketim önerilir. Daha fazlası obezite ama ikinci olarak gıdanın içinde üreyebilen toksik maddelere maruziyetle diğer hastalıklara da sebebiyet vereceğini unutmamak gerekiyor” ifadelerini kullandı. (AYHAN BOĞATARAN)







 
Son Eklenen Haberler