
Hazırlayan: Arif Ali Uyguç
İzbırakanlar: 17
Çine’deki Alaçeşmeliler
Antalya Manavgat’tan Konya’ya gitmek isterseniz Torosları geçmek zorundasınızdır. 1994 yılında bu yolu izleyerek Akseki’ye, daha sonra yeni ilçe olan İradı’ya gitme fırsatım olmuştu. Cennet mekânı yaylaların arasından geçerek devam ettiğiniz yolun bitmesini istemezsiniz. İbradı’nın Başlar Köyünü ziyaret edip döndüğüm günlerde, hemen yanından geçtiğim yayla köyü Alaçeşme Köyünü görmemişim bile. Bilseydim…
20. yüzyılın başlarında Çine’ye göç eden tüccar kimlikli şahısların birçoğunun bu köyden göç ettiğini bilseydim, yola birkaç km. uzaklıktaki bu güzel köyü ziyaret eder, birilerine konuk olurdum. Konuk olur ve o yıllarda köyden göçün nedenlerini sorar, araştırırdım.
2012 verilerine göre yalnızca 46 kişinin yaşadığı bir köy olan Alaçeşme sürekli göç veren ve günümüzde tamamen dağılma durumuyla karşı karşıya kalan binlerce Anadolu köyünden biri.
Aksekililer; “Kafası çalışan tüccar, çalışmayan okuyup doktor ya da mühendis oluyor” diyor espriyle karışık.
Gerçekten de geçtiğimiz yüzyılın başlarında verdiği göçte bölgemize gelen Aksekililerin tamamına yakını tüccar kimliği taşıyor. Bildiğiniz gibi Çineli manifaturacı, hancı ve diğer toptancılık yapan esnafın büyük çoğunluğu Aksekili.
Molla İsmail Çine’ye gelen Alaçeşmelilerden yalnızca biri. O diğerleri gibi esnaflık yapmamış.
“Dedem çiftçilik ile uğraşmış” diyor İsmail Şahin.
Tarla almış, zeytinlik almış ve çiftçilik yapmış. Diğer Alaçeşmeliler gibi esnaflık yapmamış. Bunun nedenini bilmiyorum.”
Kabuğunda çekilmiş, içine dönük bir yaşam sürdüren insanlardan değil Molla İsmail. Alaçeşme’nin yarınının olmayacağını hissedip yola koyulan birçok aile gibi o da batıyı, Aydın’ı tercih etmiş ve gelip Çine’ye yerleşmiş. Bugün size anlatmaya çalışacağımız Mehmet Şahin, bu adamın çocuklarından biri.
Molla İsmali Çine’ye göç ediyor
Mehmet Şahin 1921 yılında Antalya İli Akseki İlçesinin Alaçeşme Köyünde doğdu. Molla İsmail ile Yusuflar Sülalesinden Nur Cemaati Üyesi Zübeyde Hanımın oğlu. Molla İsmail, oğlu Mehmet’in doğduğu yıllarda, kızı Hatice’yi İzmir’in Bayındır İlçesine gelin etmiş; Bayındır’dan Hasan Çakmak ile evlendirmiş. Hasan Çakmak da, kendileri gibi Akseki kökenli bir ailenin çocuğu olarak biliniyor. Hatice Çakmak, Çine’nin saygın ailelerinden Eroğlu’ların oğlu İrfan’ın kayınvalidesi.
Mehmet Şahin 7 yaşına geldiğinde Alaçeşme’den yola çıkıyor ve bir daha köye dönmüyor; Bayındır’a, ablasının yanına geliyor. İlkokulu Bayındır’da Çırpı İlkokulunda okuyor.
Molla İsmail, oğlu Mehmet Bayındır’da okurken pılı pırtısını toplayıp Alaçeşme Köyünü terk ediyor. Ondan çok daha önce Alaçeşme’den çıkıp Aydın merkeze ve ilçelerine yerleşenleri biliyor. Onların Kılavuzluğunda olsa gerek, gelip Çine’ye yerleşiyor. O dönemde Çine’de manifaturacılık yapan, han işleten birçok Aksekili var.
Molla İsmail onlar gibi ticarete yatkın biri değil. O nedenle elinde avucunda olan parayla tarla ve zeytinlik alıyor ve çiftçilik yapmaya başlıyor.
Mehmet Şahin okuyor
Molla İsmail, göçten sonra oğlu Mehmet’i yanına aldırmıyor. İlkokul Çırpı’da bitirmesini bekliyor.
Mehmet Şahin İlkokulu bitirdikten sonra Çine’ye ailesinin yanına gelip yerleşiyor.
Molla İsmail oğlunun ticaret ile uğraşmasını istemiyor. Bu düşünceyle oğlunu Aydın Ortaokuluna (1928’de açılmıştır) kaydettiriyor. (Bu okul 1948 yılında Aydın Lisesi adını almıştır.)
1933 yılında Aydın’da orta eğitime başlayan Mehmet Şahin okuldan 1936 yılında mezun oluyor.
Molla İsmail, O dönemde Aydın’da lise olmaması nedeniyle oğlunu İstanbul’a gönderiyor. Mehmet Şahin 1936 yılı sonunda İstanbul Vefa Lisesi’ne (Türkçe eğitim veren ilk askeri olmayan -mülkiye- lise) kaydını yaptırıyor. 1925 yılında lise kısmı kapatılan Vefa Lisesi, 1933 yılında yeniden lise eğitimi vermeye başlamıştır. Mehmet Şahin bu lisenin ilk öğrencilerindendir.
Sanatçı Mehmet Şahin
Mehmet Şahin Vefa Lisesinde okuduğu dönemde Vefa Lisesinin diğer öğrencileri gibi aktif olarak sanatla uğraşıyor.
“Babamın lise yılları kimliğini oluşmasında rol oynamış” diyor Oğlu İsmail.
Mehmet Şahin, okulun pansiyonu ya da yurdu olmaması nedeniyle İstanbul’da bir ailenin yanında kalmaya başladı.
“Bu aile büyük olasılıkla Akseki kökenli bir aileydi; araştırmadık ama öyle olduğunu sanıyorum” diyor Oğlu İsmail.
Şahin, Vefa Lisesinde okuduğu dönemde sanatla yakından ilgilenmiş.
“Üsküdar Musiki Cemiyeti üyesiymiş” diyor Oğlu İsmail.
“Okul dönemi süresince cemiyetin faaliyetlerine katılmış ve cemiyetin korosunda yer almış. Bu ara iyi derecede darbuka çalmayı da öğrenmiş. Musiki Cemiyeti üyesi olmasından kaynaklanan artılarından biri; o dönemde Kristal Gazino’da Sadettin Kaynak, Selahattin Pınar gibi bestekâr ve sanatçılarla tanışma şansını yakalamış. Hafta sonlarında arkadaşlarıyla sandal sefaları yaparlarmış. Kiraladıkları sandallarla boğazda dolaşır, müzik yapar, eğlenirlermiş.”
Mehmet Şahin, iyi çaldığı darbukayı okul bitiminden sonra eline bir kez olsun almamış.
“Bunun nedenini bilmiyoruz” diyor oğlu.
“Babasının Molla olması ya da kırsalda müzik aleti çalanlara iyi gözle bakılmamasının da etkisi olabilir; anlatmazdı. Ben babamı darbuka çalarken hiç görmedim.”
Mehmet Şahin lisede okuduğu dönemlerde gazetecilik de yapmış. Adı geçen yıllarda İstanbul Tasvir Gazetesi’nde (Mustafa Kemal Atatürk’ün basında çıkan ilk fotoğrafını 1912 yılında yayınlayan gazete) muhabir olarak çalışmış. İstanbul sonrası muhabirlikte yapmadı.”
Askerlik ve evlilik
Mehmet Şahin liseyi bitirdikten sonra Çine’ye gelmiş. Lise ile askerlik arasında babası ile birlikte çiftçilik yaparak zamanını geçirmiş.
Askerliğini Çanakkale’de yapan Mehmet Şahin yeniden Çine’ye geldikten sonra ticarete atılmış. Birçok Aksekili gibi o da tuhafiye işine girmiş ve bir dükkân açmış.
“Babam ve onun gibilerin manifaturacılıkla uğraşmasının ana nedeni belki de Akseki’den çıkıp büyük şehre yerleşenlerin birçoğunun toptan manifatura işi ile uğraşıyor olmasıdır” diyor İsmali Şahin.
“Mal bulmakta zorluk çekmemişler; giden dükkânı dolduracak kadar malı alıp gelme şansını yakalamış. Belki de o nedenle babam da manifaturacılık işine başlamıştı.”
Bu dükkânı Çine Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifine müdür olarak göreve başlayana kadar çalıştırmış.
1953 yılında Çine Çaltı Köyünden Hafız Mehmet’in (Ancın) kızı Safiye ile evlenmiş. 5 çocuğu olan Şahin’in 7 de torunu bulunmaktadır.
1985 yılında emekli olan Mehmet Şahin 2002 yılında vefat etmiştir. Şahin’in mezarı Evciler Mezarlığındadır.
Esnaf olarak kimliği
Mehmet Şahin ile ilgili bilgi toplamaya başladığımızda bize söylenen tek söz vardı:
“Mehmet Şahin Çine Esnaf Kefalet Kooperatifinde müdür olarak çalıştı.”
Yani Mehmet Şahin, 1955 yılında kurulan Çine Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifine o günden emekli olduğu zamana kadar müdür olarak çalışmış gibi bir bilgiye ulaştık. Aslında hiç de öyle değildi.
Çine EKK 1955 yılında kurulduğunda Mehmet Şahin, kurucu üyelerin arasında yer almamış ama kooperatife kaydını yaptıran ilk esnaflardan biri olmuş. 18 Şubat 1957 yılında oluşturulan Kurucu Yönetim Kurulu bir ay sonra seçime gitmiş. Bu seçimde Ali Dinçer Başkan, Necip Giydiren 2. Başkan seçilmiş. Halis Kabadayı, Ahmet Özer, Ahmet Zühtü Soydar, Halil Payze ve Hüseyin Aydın Yönetim Kurul Üyesi seçilmiş. Aynı yıl Ahmet Zühtü Soydar vefat etmiş; yerine Mehmet Şahin Yönetim Kurulu Üyesi seçilmiş. 1958, 1959, 1962, 1965 ve 1970 yıllarında yapılan Genel Kurullarda Yönetim Kurulu üyesi olarak seçilmiş ve bilfiil 26 yıl Çine EKK Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmış.
“Şakacı ve cana yakın bir kişiliği vardı babamın” diye anlatıyor Oğlu İsmali Şahin.
“O kişiliği ile esnaflıkta gösterdiği başarısını yönetici olarak da göstermiş. O kişilik ve kimlikle Çine Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanlığına da getirilmiş. Başkanlık görevini merhum Hamit Akın’dan devralmış. 30 yıla yakın zaman bu görevi sürdürmüş ve daha sonra Aygören Şimşek’e devretmiş.”
Mehmet Şahin 1973 yılında tuhafiyecilik işini bırakmış. Ticareti bırakması nedeniyle Çine EKK üyeliği düşen Şahin kooperatifle ilişkisini daha da pekiştirmiş ve müdür olarak atanmış. Emekli olana kadar da bu görevini sürdürmüş.
Sosyal kimliği
“Babamın sosyal kimliğini, toplum içindeki konumunu nereden başlasak anlatır, bitiremeyiz” diyor İsmail Şahin.
“O, Vefa Lisesi’nde okuyan ilk Çineli olmaktan öteye, okul döneminde İstanbul’da aldığı kültürü Çine’ye, içinde yaşadığı topluma taşımış bir insandı. İleri görüşlü kişiliğiyle toplumda her zaman bir şeyler yapma çabası içinde olmuştu. Çine Tarım Kredi Kooperatifi Başkanlığı görevi yapmıştı. Çok uzun yıllar Aydın – Muğla Bölgesi Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. O yıllarda Merkez Delegesi olarak da seçiliyordu; o görevi de sürdürüyordu. Aynı dönemde Aydın Esnaf Odaları Yönetim Kurulu Üyeliği görevini de sürdürdü.”
“Çok uzun yıllar Çine Kızılay’da Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı” diyor İsmail Şahin.
“Mehmet Şahin, Kızılay’dan altın rozeti olan bir üye idi. Bu görevlerinin yanı sıra Çine Türk Hava Kurumu Yönetim Kurulu İyeliği görevini de yürütmüştür.”
Esnaf kimliği, derneklerde ve kurumlardaki yöneticiliğinin yanı sıra siyasi kimliği de var Mehmet Şahin’in. Şahin, 1948 yılında, CHP’ye sert muhalefet yapmadığı için Demokrat Parti’den ayrılan Fevzi Çakmak ve Osman Bölükbaşı’nın (Anadolu Fırtınası) öncülüğünde kurulan Millet Partisi’nin Çine Teşkilatını kuranların arasında yer almış. Bu kimliği onun Demokrat Parti’de aktif görev almasını engellemiş olmalı ki uzun zaman siyasetten uzak kalmış. Daha sonra kurulan Adalet Partisi’nde ve Doğru Yol Partisinde görev almış ve siyasi kimliğini sağ kesimde göstermiştir.
“Yardımsever bir insandı”
“Babam gerçekten de değişik bir insandı” diyor İsmail Şahin.
“Şakacı, çocukla çocuk, yaşlıyla yaşlı olabilen biriydi. Oturduğu yeri satın alan insanlar sınıfındandı o. Yardımsever bir insan olduğunu herkes söyler. Bağ-Kur olayı ilk çıktığı dönemlerde birçok esnaf bu kuruma kaydını yaptırmamıştı. Birçok esnaf ödenen primlerin gereksiz ve boş olduğunu düşünüyordu. Mehmet Şahin birçok esnafın Bağ-Kur’a kaydını yaptırmıştır; yapmayanları zorlamıştır. ‘Senin yüzünden kayıt yaptırdım, primlerimi ödeyemiyorum’ diyen birçok insana cebinden prim ödemiştir; buna çoğu insan gibi ben de şahit olmuşumdur.”
“Bunları bizimle paylaşmazdı” diyor Oğlu İsmail.
“Sokakta karşılaştığım bazı insanların; ‘Rahmetli kocam, Baban sayesinde emekli olmuştu. Allah ondan razı olsun’ diyenlere rastlıyorum. Birçoğunun Bağ-Kur giriş parasını cebinden ödemiştir ama bunların hiçbirini bize söylememiştir; annem bile bilmezdi. Ayrıca, Esnaf ve Sanatkârlar Kooperatifinin Bölge toplantılarına katıldığı zamanlarda onlara verilen hakk-ı huzur (hak ediş) paralarını kesinlikle kendi parasına karıştırmaz, geldiğinde Çineli yardıma muhtaçlara dağıtırdı; kime verirdi bilmezdik.”
Dümbekçi Tevfik
Çine’nin renkli simalarından, yıllarca Ramazan Topunu patlatan Tevfik Amcanın (Nam-ı diğer Dümbekçi Tevfik) adı da geçiyor sohbetimizde.
“Tevfik Amcanın Çine’ye geldiğin dönemlerde ona sahip çıkan birkaç kişiden biri de babammış” diye anlatıyor Oğlu İsmail.
Dümbekçi Tevfik 1950’li yıllarda Konya’dan bir Kumpanya (Tiyatro Grubu) ile gelip, nedense kumpanyadan ayrılarak Çine’de kalan bir şahsiyet. Geldiği yıllarda bir işi olmadığı ve tiyatrocu kimliği olduğu için düğünlerde kadın kıyafeti giyerek (zenne) dans eder, geçimini sağlamaya çalışırmış.
“O günlerde Tevfik Amcayı karşısına alıp konuşmuş Babam” diyor İsmail Şahin.
“Ona; ‘Bu şekilde yaşayamazsın. Gel Sana darbuka çalmayı öğreteyim’ demiş. Tevfik amca da kabul etmiş. Babam İzmir’e gittiği bir gün gelirken bir darbuka getirmiş ve ona darbuka çalmayı öğretmiş. O güne kadar Zenne Tevfik diye anılan bu adam, o günden sonra Dümbekçi Tevfik diye anılmaya başlanmış. Babamla ne zaman karşılaşsalar, eğilir ‘Ustam’ diyerek elini öperdi; kaç kez şahit olmuşumdur.”
Mehmet Şahin, manifaturacılık yaptığı dönemlerde dükkânında keman, cümbüş, saz teli satarmış. Bunları İstanbul’dan Şemsi Yastıman’ı (derlemeci, halk sanatçısı) arar, ona göndertirmiş. Üsküdar Musiki Cemiyetinde eğitim gören birçok ünlü sanatçı ile olduğu gibi Yastıman ile de dostluğu biliniyor.
(BU ÇALIŞMA; HALKBANK KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.