
Kent Arşivi Ulu Çınarlar Konuşuyor 16
Hazırlayan: Arif Ali Uyguç
Fotoğraflar: Emin Aydın
Şişeleme Fabrikası ve Belediye
Bu haftaki konuğumuz; geçtiğimiz haftalarda karşımıza alıp konuştuğumuz Ulu Çınarlara bakarak çok daha genç. Kendisine röportaj yaptığımız insanlardan bir kaçını saydığımızda gülümseyerek; “Ben onların yanında çocuğum” demeyi de ihmal etmedi M. Ali Gönezer.
Bunca konuşacak Ulu Çınar varken neden yaşı 70 bile olmamış M. Ali Gönezer’i karşımıza oturttuk? Bunun nedeni bir ihtiyaçtı.
Belediye Başkanımız Enver Salih Dinçer geçtiğimiz ay bize Şişeleme Fabrikasının Aylık bir Bülteni’ni yayınlamayı teklif etti. Çine İçin Her şeye varız; bunu bizi tanıyan herkes bilir ve samimiyetimize inanır. Yola çıktık ve kısa zamanda Başkanın istediği bülteni hazırladık.
İşte bu yolda karşımıza M. Ali Gönezer çıktı. Çine Topçam Madran Doğal Kaynak Suları Şişeleme Fabrikası’nın yapılış tarihi 1975’lere kadar uzanır ama yapımı bitirilip fabrikanın üretime başlaması 1977 Ekim ayıdır. Fabrikanın faaliyete geçtiği dönemde M. Ali Gönezer Çine Belediye Meclis Üyesi. O günlerin Şişelemesini, o günlerin Çine siyasetini konuştuk Kurt Politikacıyla.
Gönezer Ailesi
Mehmet Ali Gönezer 1943 yılında Çine’de doğmuş. Eski ayakkabıcılardan Küçük Alilerin Mehmet’in Oğlu. Annesi Sarıoğlu Mahallesinden Tükoğlulardan.
“Annem küçük çocukmuş, dedem Çanakkale’de kalmış. Sülale olarak Osman Çavuşlar olarak biliniyor” diye not düşüyor M. Ali Gönezer. Babası 1977 yılında, annesi 1994 yılında vefat etmiş.
Küçük Alilerin Mehmet’in 7 çocuğu var: Zehra Türkoğlu (Osman Türkoğlu’nun eşi), Cafer Gönezer, İbrahim Gönezer, Nilüfer Türkoğlu (Sabahattin Türkoğlu’nun eşi), Sevim Ünal (Hayati Ünal’ın Hanımı), Osman Gönezer ve Mehmet ali Gönezer.
M. Ali Gönezer’in Eşi Soğancılar Mahallesinden Koca Mustafa Oğlu Ömer’in Kızı. “Anlaman için söylüyorum” diyor: “Ali Rıza Kağnıcının Kız Kardeşinin kızı benim Eşim.”
Eşi 1950 doğumlu. 1967 yılında evlenmişler. 3 Çocuk sahibi M. Ali Gönezer. Erkan ve Özkan Gönezer ve Özlem Sarıbaş.
Gençlik Yılları
Babasının Çine’nin ilk ayakkabıcılarından olduğunu hatırlatıyor M. Ali Gönezer.
“Tavukçu Mustafa (Mehmet Dinç’in Babası) bizim çırak o zamanlar” diyor. “Osman Türkoğlu, Amcam Arif Gönezer, Veterinerden Emekli Sadettin Ağabey, Kuruköylü Etem ve en son ben Babamın çırakları arasındaydık. O zamanlar hazır ayakkabı getirilip satılıyordu ama sipariş dikimi de yapılıyordu. Dükkân çıngıl çakmak, alışveriş iyiydi o zamanlar. Kardeşlerimizden yalnızca Osman okuyup doktor oldu. Diğerleri okuyamadı; dükkândaki işlerin yapılması gerekiyor, dışarıya bile çıkamadığımız zamanlar oluyordu.”
Askerliğini 1963 – 1965 yılları arasında Afyon, İzmir, Rize Pazar’da tamamlamış. Askerden geldikten hemen sonra siyasetin içine girmiş M. Ali Gönezer.
“O dönemde Adalet Partisi Çine İlçe Başkanı Ali Dinçer idi” diyor. “Ali Çalık, Mustafa Akın, Mehmet Akar, Şekerci Cemal gibi isimler yönetim kurulundaydı. Zaman içinde değişti elbette bu isimler. Daha sonraları Hüseyin Özkan geldi; Raşit Kalkan bulundu bir dönem.”
Çine’nin Sancılı Siyasi Yılları
M. Ali Gönezer siyasete erken yaşta başlamış ve kendine Sağcı Adalet Partisi’nde yer edinmiş. Her siyasetçi gibi Çine’deki parti içi çekişmeleri sürekli yaşamış Gönezer.
“Siyasetin içine girdiğim günlerde de vardı Çinelilerin kendi partilerini içindeki çekişme; şimdi de var. Bu Çine’ye özgü bir siyasi kirlilik” diyor üzüntüsünü belli eden bir yüz ifadesiyle.
“1973 Seçimlerinde İlçede birçok insan Demokrat Parti’ye geçti ama biz geçmedik; bekçi kaldık partide” diyor o dönemdeki DP ile AP arasındaki kavgayı hatırlayarak.
“1973 Seçimlerinde Demokrat Parti’ye gitmeyi bırak, tüm politik oyunlara rağmen Talat Erol’u Belediye Başkanı seçtik” diyor gülümseyerek. “Biz o zamanlar gençtik. (O zaman M. Ali Gönezer 30 yaşında) O günlerde haftanın en az 5 günü Talat Ağabeyle birlikteydik. Dahası her gün beraberdik de, haftanın en az 4 günü yemekte birlikte olurduk.”
1973 Seçimlerinde Çine’de genç, dinamik bir ekip kurduklarını hatırlatıyor: “Talat Erol ile Raşit Kalkan adaylıklarını açıkladılar. Bir ön seçim yapıldı; 44 merkez delegesi var o zaman. İki kişi seçime katılmadı. 14 oy Raşit Kalkan aldı, 28 oy da Talat Erol aldı. Seçim Serpil Sinemasında yapıldı ve Talat Ağabey bizim adayımız oldu.
Süleyman Hoş, Mehmet Zengin, Mehmet Van, Tahsin Işık, Cemal Karcı, Orhan Ertunç, Suat Karacaoğlu, Ali Savran, Mustafa Çakan, Orhan Erkuş, Cafer Gönezer gibi genç isimleri Belediye Meclis üyeliğine aday gösterdik. Her mahalleden birilerini, eşit olarak meclis üyeliğine aday gösterdik. Tek amacımız eskileri devirmek.”
Talat Erol daha önce Raşit Kalkan’a; “Aday olacaksan ben işin içine girmeyeceğim” demiş. Raşit de “aday değilim” demiş. Raşit Kalkan’ın bu sözü üzerine Talat Erol’u aday göstermiş Gönezer ve ekibi.
“Numan Eroğlu, Ali Rıza Kağnıcı gibi isimler üzerimize düştü bizim o zaman” diyor Kurt Politikacı. “Kağnıcı (Eşimin Dayısı) ‘Cami varken, mescit haram. Raşit’in nesi var?’ diye bana baskı yapmaya çalışmıştı. Ben A. Rıza Kağnıcıya; ‘Tamam Dayı da’ dedim. ‘Biz abdesti aldık, namaza durduk. O zaman cami yoktu. Biz namaza durduktan sonra cami yapıldı. Namazı yarım bırakıp camiye mi gidelim şimdi? Biz bu namazı mescitte tamamlayacağız’ dedim”
Ön Seçimden sonra yemeğe gitmişler ve yemek dönüşte partiye gelmişler. Rahmetli Hüseyin Özkan “Bu gençlerle bu belediyeyi nasıl yürüyecek” diye söyleniyormuş bir köşede.
“Ben de, tok laflıyım ya; ‘Önceki belediye başkanları kırlardaki arsaların metresini birer liraya sattı; Bu gençler de belediyenin altındaki yerleri dükkâna çevirirler, kiraya verirler, yürütürler’ dedim.”
1973 Belediye Başkanlığı Seçimleri
O seçimde (Nüfusçu) Hidayet Tuncer CHP’den aday.
“Girdik seçime; girdik ama karşı tarafın baskısı da var: ‘Boşuna koşuşturmayın, nasıl olsa seçimi kaybedeceksiniz’ deyip duruyorlar bize” diyor M. Ali Gönezer gülümsemesini yüzünden eksik etmeden.
“Seçimi aldık; 1840 oy almıştık o zaman” diyor rakamdan emin ses tonuyla. “CHP adayına 200 kadar fark yapmıştık sanırım. Partideydik sonuçlar açıklandığında. Çıktık dışarıya; Hükümet Meydanı mahşer meydanı gibi. Ben sessizce Mehmet Yörük’ün komisyoncu dükkânına girdim. Rahmetli bana ‘1800 oy aldık, burada 4 bin kişi var.
Nereden toplandı bu insanlar buraya? Sen onun bir numaralı adamıydın ama şu an yanına yaklaşamazsın. Onu kapan kaptı, görüyorsun’ dedi o zaman.”
1974 Belediye Başkanlığı Seçimleri
AP’den Belediye Başkanı seçilen Rahmetli Talat Erol bir süre sonra rahatsızlanıyor ve 7 ay kadar başkanlık yaptıktan sonra görevden ayrılmak zorunda kalıyor.
“Şimdiki gibi Meclis içinde biri seçilmiyor o zaman” diye hatırlatıyor M. Ali Gönezer. “Belli bir süre sonra seçime gitmek zorundasınız. Biz bu kez Raşit Kalkan’ı aday gösterdik. Hafızam pek açık değil ama sanırım o seçimlerde CHP Durmuş Karaköse’yi aday gösterdi.”
“Önceki seçimde karşısında olmamız, o seçimde onun yanında yer almayacağız anlamına gelmiyor elbette” diye bir açıklama yapma gereği duyuyor bir anda. “Hep birlikte gittik seçime ve yine aynı oya yakın, hatta daha fazla oy alarak seçimi kazandık ve Raşit Kalkan’ı koltuğa oturttuk.”
1974 Seçimlerinde Raşit Kalkan seçim propagandalarında Şişeleme Tesisleri’nin adını anmaya başlamış. Bir fabrika kuracağını, suyu Madran Dağı’ndan getireceğini ve şişeleyip satacağını anlatmış Çinelilere. İlk Belediye Meclisi toplantısında da konuyu açmış ve şişeleme fabrikası kurulması görüşülmüş. O toplantıda startı verilmiş şişeleme fabrikasının.
“O toplantıda ‘Sokak süpürmeyle, su parası toplamayla yürümez bu belediye’ dedi Raşit Kalkan Meclis Üyelerine. ‘Belediye olarak para kazanmamız lazım.’ İlkokul mezunu biriydi ama ticarete kafası çalışırdı Rahmetlinin.”
Gönezer Belediye Meclis Üyesi
1973 ve 74 Yerel Seçimlerinde kendisi aday olmamış Gönezer. Genç olmanın verdiği ürkeklikten olsa gerek listeye kendini koydurtmamış ama 1977 seçimlerinde listeye girmiş.
“1977 Seçimlerinde ben de Belediye Meclis Üyeliğine seçildim” diyor. “O seçimde Gençler bize baskı yaptı; gençlerden iki kişinin meclise girmesi için. Baskılara boyun eğdik ve Halit Giydiren, Süleyman Karaman ve Oktay Bıkmazoğlu’nu aday gösterdik. Süleyman Karaman için ‘O solcu’ dediler. Ben; ‘Ben getirdim, sağcı oldu’ dedim, aday gösterdim. 70 Delege var, 52 tane Meclis Üyesi Adayı var ön seçimde. Verdiğimiz isimler seçildi ve Belediye Başkanlığını aldıktan sonra da meclise girdiler. O yıl 12 AP’den, 9 CHP’den Meclis üyesi vardı Belediyede.”
Şişeleme Fabrikası
“Şişelemenin yapıldığı yer belediyeye ait bir arsa idi” diyor asıl konumuza geçerek. “Fabrikanın kurulması, suyun bulunup getirilmesi falan uzun zaman aldı. İnşaatı tam bilemeyeceğim ama sanırım 1975 yılı başında başladı.”
29 Ekim 1977 tarihinde Şişeleme Fabrikası faaliyete geçmiş. Bin bir zahmet ve çabayla bulunan suların getirilmesi, fabrikanın faaliyete geçmesinin sancılarından söz ediyor uzun uzadıya M. Ali Gönezer.
“O zaman pet şişe mi var. Cam şişe alınacak; kasalarda 24’er tane var, biliyorsunuz. Elde para yok, gidip bir miktar şişe alıp geliyoruz. Yeni bir bayi bulduğumuzda şişe bitiyor, gidiyor, yeniden şişe alıp geliyoruz. Yüklü bir sipariş versek işi halledeceğiz ama para durumumuz yok. Diğer yandan mal aldığımız firma belediyenin çekini kabul etmiyor. Raşit Kalkan kendi şirket çeklerinden verirdi; vade zamanı gelince fatura belediyeye kesiliyor tabii, çek geri alınır, parası ödenirdi.”
“Şişeleme kuruldu, iş bitti gibi görünüyor ama öyle olmadı” diyor M. Ali Gönezer. “Biz çok gezip dolaştık dağlarda; kaynak aradık. 1977 Yılından 1980 harekâtına kadar sürekli pınar aradık Madran Dağı’nda. Başlangıçta Madran’ın suyu akıyordu; kimse ‘su benim’ ya da ‘bu suyu götüremezsiniz’ gibi yaklaşmıyordu. Ne zaman şişeleme kuruldu; ondan sonra Madran Dağı’nın suyu kıymete bindi; vatandaş pınarları sahiplenmeye başladı.”
Suyun kıymete binmesinden sonra Mutaflar Köyü Halkı ile yaşadıkları husumeti hatırlatıyoruz M. Ali Gönezer’e. “Köylünün bir suçu yoktu o ayaklanmada” diyor Gönezer. “Birileri kışkırttı köylüyü. Olaylardan sonra gittik; çay, kahvelerini içtik köylünün. Bir anlık gaflet ve heyecandan kaynaklanan bir olaydı o.”
12 Eylül Darbesi
İhtilal olduğunda Raşit Kalkan görevden alınıyor. Mal Müdürü Gültekin Leventoğlu Belediye Başkanlığına getiriliyor.
“Biz koltuğumuzda oturuyoruz o zaman” diyor Gönezer. “O zaman ben aynı zamanda Maliye Takdir Komisyonundayım. Süleyman Karaman, Mehmet Abi de var, birlikteyiz. Önceden tanıyorum yani Leventoğlu’nu. 5 Ay kadar sonra da bizi görevden aldılar. Biz görevden alındıktan sonra Emlak Bankası’nın binasını sattı Leventoğlu. Satmaması için yalvardığımı hatırlıyorum ama bizi dinlemedi.”
Seçilmeden gelenlerin içinde en iyi çalışanın Kemal Kumuk olduğunun altını çiziyor M. Ali Gönezer. “Otobüslerimiz (3 tane) Onun zamanında alındı. Hala düğünlerimize, cenazelerimize o otobüslerle gidiyoruz. Pınarlarla ilgili sorunları onun zamanında çözdük biz.”
Çine Gazozu
“Şimdi bakın; O koltuğa gelen hizmet için geliyor” diyor bir konuya geçeceğinin sinyalini verircesine. “Kimisi çok iyi hizmetler yapıyor, kimisi elle tutulmayacak kadar az yapıyor. İçinde varsa yapacak, yoksa oturup görev süresinin bitmesini bekleyecek. Yapacak bir şey yok.”
Ardından gazoz olayını anlatmaya başlıyor.
“Gazoz yanlış hatırlamıyorsan 1979 yıllarında çıktı. Çünkü ihtilal olduğu zaman gazoz üretiliyordu. Gazoz bir ara sudan daha çok satmaya başladı. Satış olarak suyun üstüne çıktığını hatırlıyorum. İzmir de dâhil, suyun dağıtıldığı her yere gönderiliyordu o zaman. Su almayan, yalnızca gazoz satan bayilerimiz vardı.”
ANAP Dönemi
“Nabi Sabuncu bize geldi; ANAP’ı kurmamız için” diyor M. Ali Gönezer. “Turgut Özal, 37 liraya satılan mısırı 24 liraya düşürmüştü 80 öncesinde ekonominin başındayken. Ben kurucuların arasında yer almayacağımı söyledim o zaman Sabuncu’ya. Çiftçileri karşıma alamayacağımı söyledim. O zaman 5 kişiyi bulmakta zorlanmışlardı. Fevzi Serpenler kurdu ANAP Çine Teşkilatını. 5 tane sanayi esnafı bir araya geldi, kurdu teşkilatı.”
“1983 Seçimlerinden önce; Süleyman Karaman, Oktay Bıkmazoğlu, Ben, Hüseyin Özkan, Ali Kandemir, Osman Pak bir araya geldik, Horoz Partisi’ni kurduk” diyor gülümseyerek. (Milliyetçi Demokrasi Partisi. Başkanı Turgut Sunalp idi ve Kenan Evren tarafından açıkça destekleniyordu.) “Başa Hüseyin Özkan’ı getirdik. 14741 oy aldık; hallaç pamuğu gibi attık köylerde. Ülke genelinde çok az oy aldık; 71 milletvekili çıkardık. Aydın’dan İskender Cenap Ege ve bir veteriner gitti o zaman milletvekili olarak.”
1984 Yerel Seçimleri
1984 Yerel Seçimlerinde ANAP Adayı Mehmet Yazgılı.
“Biz partiden aday arıyoruz, bulamıyoruz” diyor yine gülümsemesini yüzünden eksik etmeden. “Sonunda Süleyman Karaman’ı aday gösterdik. Hüseyin Özkan 1. sırada, Osman Pak 2. sırada İl Genel Meclisi adayı yaptık. Bana ‘sen de bir yerden aday ol’ diyorlar. Ben; ‘Abi, paylaşmışlar bunlar, derler’ diyorum. Ben durumu iyi görmüyorum. Esnafı dolaşıyorum, köylüyle konuşuyorum, durum umutsuz. Çıkmayacağım orta yere, çıkmadım da. Belediye Meclis Üyeliğinde Ali Savranı liste başı yaptık. Mehmet Yörük 2. sırada, oluşturduk listeyi. Listemiz gerçekten güzel; güzel ama oy yok. Alamayacağız, çoğumuz da bunu biliyoruz aslında.”
1984’de ANAP Adayı Mehmet Yazgılı Belediye Başkanı seçilince Gönezer ve diğer Horoz Partilileri Doğru Yol Partisi’ne davet etmişler.
“BP’de (Kalkanlar Petrol) bir yemek verildi; biz törenle Doğru Yol’a gireceğiz. Ben orada bir konuşma yaptım. ‘Arkadaşlar’ dedim; ‘Hamam Sokağında horoz bırakmadık. (!) Gelen köylünün elinden horozu aldık, oy çoğaltacağız diye. Olmadı, yapamadık. Dönüp dolaştık, yuvamıza geldik’ dedim.”
Halkın İçinde Siyaset
Demokrat Parti ile başlayıp, Adalet Partisi İle devam eden ve 1980 sonrasındaki oluşumla Doğru Yol Partisi’nde toplanan Çineli Sağ Oy toplayıcıları 1989 Seçimlerinde Raşit Kalkan’ı yeniden Belediye Başkanı seçmişlerdi. Celalettin Kocamaz, Yılmaz Menderes gibi gençlerin yer aldığı bir Belediye Meclis listesi hazırlamışlar ve hepsini de seçtirmişlerdi.
“Şimdi konvoylarla dolaşmak falan var” diye hatırlatıyor M. Ali Gönezer. “O zaman biz ‘hadi bu akşam Yolboyu’na gidelim’ der, çıkar giderdik o köye. Köylülerle konuşur, sohbet ederdik. Biz milletin ayağına giderdik, halkın içindeydik. Hiçbir zaman Milletin bizim ayamıza gelmesini beklemedik sizin anlayacağınız. Parti binasını hiç boş bırakmadık. Tarlada, evde işimiz yoksa orada olurduk.”
1994 Yerel Seçimleri
1994 Yerel Seçimlerinde DYP’nin ileri gelenleri Gönezer’in Kayıncısını Belediye Başkanı Adayı olması için teklifte bulunmuşlar. Kayıncısı Mehmet Gürdeniz o dönemde İzmir Orman Bölge Müdürü. “Benim evde oturduk Mehmet’le” diye başlıyor o sancılı adaylık konusunu anlatmaya. “”Ona ‘Sen Çine’yi bilmezsin Mehmet’ dedim. ‘Sen ortaokuldan sonra gittin Çine’den. Ayrıca burada Reislik kolay iş değil. Cebine para koyacaksın; fakir gelecek vereceksin, üç kuruşa ihtiyacı olana vereceksin, kocası askere gidene vereceksin, bir sürü işi başına dolayacaksın’ dedim ve vazgeçirdim. O dönemde Mehmet’i Çine’ye benim getirdiğimi söylediler ama bu külliyen yalandır; tersine vazgeçirten benim. Şimdi bakın: Halkın içinde değilsen halkın lideri, halkın belediye başkanı değilsindir. Nerenin müdürü, nerenin başkanı olursan ol, fark etmez.”
“Ön seçim yapıldı o dönemde” diye devam ediyor Kurt Politikacı. “Celalettin Kocamaz 8 oy farkla kazandı. Raşit Kalkan desteklemişti o zaman Celalettin’i. Yoksa seçimi Mehmet Yavuz bal gibi alıyordu. Celalettin Belediye Başkanı seçildi. Ben o dönemde İl Yönetimindeydim.
Sade Vatandaş M. Ali Gönezer
“1994 ile 99 arası Çine DYP, Celalettin ile Abdullah Afşin’in çekişmesine sahne oldu” diye sürdürüyor Çine’nin siyasi sancısını M. Ali Gönezer. “İkisinin de hedefi Ankara’ya gitmek. İkisi de birbirinin önünü kesmenin planlarını yapmakla geçti o koca yıllar. Öyle siyaset olmaz; ‘Neyi paylaşamıyorsunuz? Partiye zarar veriyorsunuz’ diye defalarca uyardık.”
1994 Seçimlerinde Milletvekili Adayları için ön seçim yapıldığını hatırlatıyor. “Ön Seçim sonrası 2. Sırada Ergüven Yakan vardı, Genel Merkez onu 8‘e bile almadan listeden çıkardı. Mehmet Aydınoğlu vekâleten bakıyor İl Başkanlığına. O gece toplandık ve topluca istifa ettik. Delegelerin tercihini hiçe sayan Genel Merkezi protesto ettik. Ertesi günü yemekte bir araya geldik. O yemekte ‘Arkadaşlar, benim siyaset hayatım bu kadarmış’ dedim. ‘Bundan sonra oy veren, sıradan bir vatandaşım.’ Onlar istiyor ki, ben arabanın ön tarafına bineyim, konvoylarla dolaşayım; o iş bitti benim için. Genel Merkez sağ olsun.”
Siyasetin Zararları
“1999 Seçimleri sonrasında bazı kişiler Benimle ilgili birilerine telefon edip falanca için oy istedi diye söylenti çıkardı” diyerek bir yarayı daha deşiyor Gönezer. “Kimse böyle bir şeyi kanıtlayamaz. Gelsinler, ‘falancaya telefon etmişsin’ desinler, alnını karışlarım o insanların. Aramadım, söylemedim.”
Seçim zamanı tarlasında pamuklarının kaldığını, toplanamadığını da hatırlatıyor Kurt Politikacı. “Otun içinde, yağmurun altında kaldı ektiklerimiz. Verdiklerimin karşılığını aldığımı kimse söyleyemez. Öyle bir şey olmadı çünkü.”
Çine’ye Yapılmayan Hizmetler
“İsmet Sezgin Askeriye için Çine’den yer istedi; biz yer yok dedik” diyor, belki de yaşamının en iyi özeleştirisini yapmaya başlayarak. “Yok dedikten sonra şu anda Organize Sanayi Bölgesi’nin Kurulu olduğu yeri gösterdik ama orayı da Askeriye beğenmedi; öylece kaldı. Kaçırdık biz o fırsatı Çine olarak. Birçok fırsatı kaçırdığımız gibi. Diğer yandan ‘gelecek olan askerler kızlarımıza, karılarımıza sarkan, göz koyar’ diyen bir zihniyete vardı elbette. Aynı zihniyettir; ‘fabrika kuracaksınız da ne olacak? Tarladaki pamuğumuzu, dağdaki zeytinimizi kim işleyecek’ diyen zihniyettir o zihniyet. Bunlar Çine’ye zarar verdi elbette.
1971 yılında 23 Kişilik bir gurup ÇİNAYTAŞ şirketini kurdu Çine’de. “Ali Dinçer, Raşit Kalkan, Hüseyin Özkan, Ali Rıza Kağnıcı, Fuat Soydar, Salim Demirvuran, Talat Erol, Kemal Gönezer, Mustafa Merdin, Zeki Tokgöz, Nizamettin Sarıbaş, Deniz Atay, Hasan Tatlıbaş ve şu an hatırlayamadığım diğer arkadaşlar kurmuştuk şirketi” diyor Gönezer. “İçlerinde en genç ben varım. 1971 yılında Ellişer bin lira para koyduk. Düşün; Murat 124’ler yeni geldi Türkiye’ye; 24 bin liradan satılıyor. Güneydoğu’ya çok mal gönderdik.”
Yurtdışı ihracatının da yapıldığını hatırlatıyor M. Ali Gönezer. “Araplar geldi zeytin almaya. Bizden sigara paketi gibi zeytin paketleri istediler. Tek kahvaltılık; 100, 200, 500 gramlık paketler istiyorlar. Biz onar kiloluk sandıklar içinde gönderiyoruz zeytini o zaman. Gönderemedik; daha doğrusu büyüklerimiz olayın üstüne gitmedi; gitseler Arabistan’a zeytin gönderirdik o zaman.”
“O zaman buraya cam fabrikası kurmayı teklif ettim; ben kendim söyledim toplantıda” diyor. “ÇİNAYTAŞ bünyesinde kurulacaktı cam fabrikası. Nahit Menteşe fizibilite raporlarını hazırlattı Ankara’da. Cam fabrikası kurmayı bırak, bir süre sonra şirketi kapattık.”
Çineli Yapamıyor
“Yürütemiyoruz; olmuyor” diyor hayıflanarak. “Asılanımız çok bizim Çocuklar. Herkes, herkesin işine sokuyor Çine’de burnunu; olmayız biz. Bir tane baş olur; ortakların hepsi kocaman olunca baş çok oluyor; olmuyor o zaman.”
“Memur Aydın’dan gelip gidiyor Çine’ye” diyor başka bir yarayı deşerek. “Esnaf da son zamanlarda taşınmaya başladı Aydın’a. Avukatlar Aydın’da. Çine boşalıyor.
Köylerden göç de durdu; çok nadir gelen oluyor ama eskisi gibi değil. Genç köyden çıktı mı, Çine’ye gelmiyor; direkt geçiyor Aydın’a, İzmir’e ya da sahile. Büyümez bu Çine bu politikalar devam ettikçe. İş yok diye gidiyor Çineli dışarıya. Dışarıya göç olunca mevcut işi işleyecek işçi de bulunmuyor. Bak, bu yıl zeytin rezil oldu dalında. İşleyeni bulmak zor; önümüzdeki yıllarda bu daha da zorlaşacak. “
“Çine’nin kurtuluşu yeni iş sahaları açmaktan geçiyor diye düşünüyorum” diyor aynı huzursuzluğu yüzünden tutarak. “Nasıl yapılır, ne yapılır bilmiyorum ama dışarıya gidenin neden gittiği araştırılacak ve o olanaklar sunulacak gidenin önüne. Göçü önlemenin tek yolu bu; başka bir şey düşünemiyorum ben. Bir tezatlık var Çine’de. Kahveleri dolaş; kahveler dolu. Diğer yandan çarşıda insan yok; çarşı boş.”
Son Söz
Sohbeti siyasetle başladığımızı ve siyasetle bitirmemiz gerektiğini düşünmüş olmalı Gönezer. Bu duygular içinde son sözlerini de söylüyor: “İktidarların nasıl geldiklerini bilirsin Arif Ali de, nasıl gittiklerini bilemezsin. Nereye gitti Demireller, Özallar, Ecevitler, Türkeşler? Partileri, aldıkları o dünya oylar nerede? Nuri Güngör’ler, Ali Şen’ler, Ali Dinçer’ler, Karaköseler, Ekrem Erol’lar, Raşit Kalkan’lar nerede şimdi? Bunun (Erdoğan için söylüyor) sonunun ne olacağı belli mi? Allah bilir; biz şu an bilemeyiz.”
(BU ÇALIŞMA ÇİNE BELEDİYESİ’NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMAKTADIR)
GELECEK HAFTA: DİNSEL ŞENLİKLER
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.