• 27 Mart 2013, Çarşamba 09:53

Bölgemizin en büyük yeraltı sanayi ürünü: Meyan ve meyan kökü

Ali Trabus kazdığımız meyan kökleriyle

HAZIRLAYAN: Arif Ali Uyguç - Emin Aydın


“Evin bahçesinde portakal ağacı varsa, koparıp yemeye üşeniriz de, manava gider el âlemin üretip gönderdiği kiviyi alır getiririz. Nenem, dedem kiviyle mi yaşamış 80 yaşına kadar?”
Bunu söyleyen birçok Ulu Çınarla sohbet ettik, hala da duyuyoruz benzer serzenişleri.
Genel şekliyle, şöyle bir kanı mevcut:
“Bir türlü sahip olduğumuz değerlerin bilincine varamadık. Yabancılar, reklamla, uyguladıkları politikalarla ellerinde olanı, ürettiklerini bize pazarlıyor, tükettiriyor. Biz ürettiğimizi, elimizde olanı komşumuza tanıtıp tükettiremiyoruz. İşin kötü tarafı, sahip olduğumuz değerler gün geçtikçe yok oluyor.”
Bizim kuşağın yaşayanları bilir; okullarımızda her yıl düzenlenen bir Türk Malı Haftası vardı, neşe içinde kutlanırdı. Amerika’dan getirilip köy okullarında bile kaynatılarak öğrencilere tükettirilen süt tozlarıyla başlayan emperyalist gıda yayılımı, kurşun hızıyla arttı ve günümüze kadar geldi. Hangi mal bizim yerli malımız, hangisi yabancı menşeli bilemez hale geldik.
Geçtiğimiz günlerde; açıkta tohum satışını yasaklayan bir kanun çıkartıldı. El altından hayata geçirilen bu yaptırımlar, Ulusal Gazetelerin bir köşesinde, okunmasın diye iki parmaklık haber olarak veriliyor.
Endemik meyve ve sebze türlerimiz giderek yok ediliyor. TC Hükümetleri de, bu acımasız yok ediş politikasına alet oluyor. Bunu gören bilinçli üreticinin söylediği tek şey de; “Allah sonumuzu hayır etsin’ serzenişi.

Ayak uyduramamak
19. yüzyılın başlarında birçok sektöre kullanılmaya başlanan meyan ve meyan kökünün Anadolu Coğrafyasındaki yayılımı tahmin edilenin çok üstündedir. Ege’nin tamamı, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’nun bütün yerleşimlerinde yaygın olarak yetişen meyanın, Osmanlının ve Cumhuriyet Türkiyesinin tarım ile ilgilenen birimlerince görülmesi ve değer olduğunun fark edilmesi tarihi yoktur. Toprağın 10 cm altındaki bu korkunç değer bir türlü tespit edilip işlenilir hale konulamamıştır.
Ürettiğimiz incirimizi, zeytinimizi, pamuğumuzu, kestane ve cevizimizi ve daha birçok ürünümüzü pazarlayıp, aslan payını alanlar yabancı sermayeli şirketlerdir. Kısacası Anadolu insanı olarak bilime, ticarete ve sanata ayak uyduramamanın en bariz görüntüsü budur.

Meyan ve meyan kökü
Bölgemizde Piyan ya da Bıyan olarak adlandırılan Meyanın Latince adı glycyrrhiza (Yunanca Tatlı Kök anlamına geliyor) globra. Dik gövdeli olan bitkinin boyu 1,5 metre kadar büyüyebiliyor. Yüzyılımızda dünyanın birçok ülkesinde kültür ekimi yapılıyor.
Meyan kökü ile tanışmam çok eski değil. 1990’ların sonlarında Manisa Akhisarlı bir arkadaşın; ”Çekişte (kırma) zeytini tatlandırmak için kavanoza birkaç baharat koyman yeterli. Dene, çok daha lezzetli olduğunu göreceksin” demesiyle tanıştım.
Arkadaşın önerisine uyarak; tatlanmış çekişte zeytinin suyunu sızdırdıktan sonra bir kavanoza koydum. Üzerine meyan kökü, kırmızı toz biber, mercanköşk, defne yaprağı, nane, kekik ve fesleğen serpip zeytinyağını üzerine döktüm. Birkaç günde bir kavanozu ters çevirdim ve 15 gün kadar demlenmesini bekledim. Gerçekten de atalarımın yaptığı o güzelim çekişte tamamen değişmiş ve mükemmel bir tat ortaya çıkmıştı.
Baharatçılarda rahatlıkla bulunabileceği söylenen meyan kökünün bir dönem bölgemizde geçim kaynağı olduğunu ise çok uzun zaman sonra öğrendim. Çine ve Karpuzlu Ovalarının her yerinde, özellikle işlenmeyen, sabanın varmadığı tarla kıyılarında bol miktarda olduğunu öğrenmem ise daha dün kadar yakın.

Ekonomik işgal ağı
Meyanın, özellikle meyan kökünün bir ticari meta olduğunu bizden önce öğrenen gelişmiş batılı ülkelerin şirketleri, iç çekişmelerle uğraşan, içerde kendini yemekle meşgul Osmanlının sınırları içine girdi ve bu işe el attı.
MC Andrews ve Forbes şirketi (Bu şirketin yöneticilerinin İzmirli Levanten bir aile olduğu bilinmektedir) 1854 yılında Aydın’da meyan kökü işletme fabrikası kurdu. Daha sonraki yıllarda (1875 yılına kadar) işletmelerini genişletti ve Söke, Kuşaklı ve Nazilli’de de fabrikalar kurdu.
1853’de İngiliz İşadamı Robert Wilkin’in başlattığı inşaatın 7 Haziran 1866’de 133 km’lik İzmir – Aydın bölümünün tamamlanmasıyla açılan demiryolu, Aydın ticaretinin önünün açılmasını sağlamıştı.
O dönemin ticari akışını inceleyen ve çalışmalarını o yönde sürdüren Cihan Özgün, “19. yüzyılın 2. yarısında İzmir’in Aydın Sancağı ile ticari ilişkileri” adlı sunumunda; “1840,1860 yılları arasında meyan kökünün en büyük alıcısı Amerika’ydı” diyor.
Bu tarihlere denk düşen yılların sonunda meyan kökü ve diğer bölgesel yer altı üretimlerin yurtdışı talepleri artmıştır. Amerika’dan sonra İngiltere, Fransa, Avusturya-Macaristan ve İtalya gibi ülkeler de meyan kökü alımı için taleplerde bulunmuşlardır.
Tarihi kayıtlarda Mc Andrews ve Forbes Şirketi Aydın Bölgesindeki linyit madenlerini işlettiği yazılıdır. Şirketin buharla çalışan fabrikaları, meyan kökü mevsimi bittiğinde kapatılıyor, mevsim başında yeniden açılıyordu. Çine’de 1890 tarihi itibariyle bir tek un fabrikasının (Abacıoğlu Dimitri’nin su ile çalışan un fabrikası) olduğu düşünülürse, Forbes Şirketinin madenlerden yararlanarak yaptığı meyan kökü işletme tesislerinin modernliğini düşünmeyi öneriyoruz.

Forbes ve TCDD
“Genç Türkiye Cumhuriyeti çok istikrarlı ve bilinçli büyümüştür” diye başlıyor olayı anlatmaya Zeki İçöz.
“Her alanda devrim yapan bir yönetici kadrosuyla çalıştılar. O zamanlar Demir Yolları yabancı bir firmanındı. Türkiye’ye ilk demir yolu biliyorsunuz İzmir-Aydın arasına yapılmıştı. T.C. Devleti demir yollarını satın almak istedi. Satacak firma, fakir Türkiye Cumhuriyeti’ne güvenmedi ve kefil getirmesini söyledi. Devlet, demir yollarından o dönemde en çok yararlanan şirket olan Forbes’i, elinin taşın altına koymasını istedi.”
“Forbes, ‘size kefil oluruz ama bizim yükleme yaptığımız her istasyonun kenarından 20 dönüm arazi vereceksiniz’ diye şart koştu. Devlet o teklifi kabul etti ve arazileri verdi. Şimdiki Aydın Kipa’nın olduğu yer Cumhuriyet dönemi başında Forbes’e aitti. İşletmenin kapısında ‘Forbes Compani’ yazardı, Ben gördüm. O alan ve binalar daha sonra Tariş’e devredildi. Biliyorsunuz Tariş’ten de Kipa satın aldı.”

Alımlar merkezde toplanıyordu
MC Andrews ve Forbes Şirketine bağlı meyan kökü alımını yapan kişilerin oluşturduğu ağ, en küçük meyan kökü çıkartılan toprağın olduğu yere kadar ulaşmıştır.
Toplu alım yapılan merkezlerin listesini uzatmamak kaydıyla önünüze koymakta yarar olduğunu sanıyorum.
Söke’de; Sazlıköy, Yenidoğan, Akçakonak, Güllübahçe, Akköy.
Koçarlı’da; Bağarası, Dedeköy, Şenköy, Cincin, Çakırbeyli.
Germencik’de; Ortaklar, Mursallı, Reisköy, Erbeyli. İncirliova.
Aydın Merkez’de; Kardeşköy, Osmanbükü, Acarlar, Ovaeymir, Çeştepe, İmamköy, Serçeköy, Umurlu.
Yenipazar’da: Baltaköy, Hamzabali, Dalama, Kozalaklı, Çulhan, Alhan, Donduran.
Bozdoğan’da; Direcik, Alamut, Hamidiye, Toygar, Yazırlı, Mescitli.
Nazilli’de; Atça’dan Kuyucak’a kadar olan bölgedeki Menderes Nehri havzasında kurulu bütün köylerde meyan kökü alım merkezi bulunuyordu.

Bölgemiz alım merkezleri
Çine Çayının doğusunda bulunan Çiftlik Köyü ile batısında bulunan Çakırbeyli Köylerinin güneyinde kalan ova yerleşim yerlerinin tamamında meyan kökü kazımı ve satımı yapılıyordu.
Bu bölgede kalan yerleşim yerlerinden Çiftlik, Savrandere, Bahçearası, Gökyaka, Saraçlar köylerinde alım yapan kişiler hakkında bilgi sahibi değiliz ama adı geçen köylerde alımın yapıldığını ve Aydın’a ve direkt olarak, işlenmeden İzmir’e gönderildiğini biliyoruz.
Karpuzlu bölgesinde; Abak, Ulukonak, Merkez, Koğuk, Ovapınarı, Çobanisa, Ömerler ve Güney köylerinde de meyan kökü kazımı yapılıyordu. Çobanisa, Merkez, Ulukonak ve Abak köylerinde toplanan bu meyan kökleri Aydın ve İzmir’e sevk ediliyordu.

Çine alım merkezleri
Tepeköy, Kızılgüney, Karanfiller gibi orman kıyısı köylerin halkının ve Altınova, Dorumlar köylülerinin kazdığı meyan kökleri Cumalıköy ve Tokmak mevkiinde toplanıyordu. Toplanan meyan kökleri buradan sevk ediliyordu. Bu iki toplama merkezinde alımı kimlerin yatığı hakkında bilgi sahibi değiliz.
Çaltı, Karakollar, Kahramanköy, Yağcılar, Kuruköy, Eskiçine ve Umurköy’de de alım yapılıyordu. Bu alımlarda toplanan meyan kökleri de Aydın’a sevk ediliyordu.

Kimler, nerede alım yapıyordu?
“İngiliz Kumpanyası (Forbes) vardı, meyan toplardı o şirket” diyor Eskiçineli Muhammed Öztaş.
“Hamit (Kaya) Çavuş o şirketin buradaki adamıydı. Meyan kökü toplar, gönderirdi. Ben ilk kez onun yanında çalışmaya başladığımda düz işçi olarak çalıştım. 125 kuruş yevmiye ile çalışmaya başladım. Benim çalışmamı beğenmiş olmalı ki kısa süre sonra beni kantarın başına geçirdi.”
Eskiçine, Kuruköy Akmezarlık, Yağcılar ve Ovacık’da toplanan meyan köklerini Hamit Kaya alır, gönderirmiş.
“Çaydan karşıdan pek alım yapmazdık” diyor Hacı Muhammed.
“Umurköy’de Molla Halillerin Ali Dayı vardı. O Karapıyan’da toplardı meyanı, biz gider oradan alırdık.
Forbes’in dışında İzmir’den Koca Kemal vardı, Yumurtacı Kemal (Alper) onun adamıydı. O da meyan kökü toplardı, ona gönderirdi. Biz Forbes’e toplardık. Kemal’in Adamı Arif Ali Çavuş, Bakkal Bekir vardı. O, onların kantarcısıydı. Karşılıklı kantar yarışı yapardık. Benim yanımda Habib Çavuş vardı, Yağcılar’dan.”

Zeki İçöz’ün hatırladıkları
“Ege Bölgesinden, Akdeniz’den, her yerden toplanırdı bu piyan kökü” diyor Zeki İçöz.
“Her yerde temsilcileri vardı bu adamların. Çine’deki temsilcileri Bizim Köyden (Kahramanköy) Ali (Uysal) Bey’di. Şirketin her türlü sözü onundu. Ondan sonra bir süre Çaltı Köyü’nden Yanık Hancı Mustafa Kalkan’ın Babası baktı. Çeşitli yerlerde toplanırdı piyan kökleri. Çaydan karşıdakiler Kahramanköy’e getirirdi. Ali Bey’in Kahvesi’nde (Çetinlerin tarlasının orada), Kelveli Kahvesinde, Yılanlarda Kavaklı Kahvede toplanırdı; oralarda toptan alım yapılırdı. Toplanan piyanlar deve, öküz ve camız arabalarıyla Aydın’a götürülürdü. Oradan trenle İzmir’e götürülür, orada işlenirdi.”
Her köyde bir temsilcisi vardı Forbes’in” diyor Zeki İçöz.
“Karakollar Köyü’nden Muhacir Bekçi, Umurköy’den Ali Öner, Çaltı’dan Tekel’den Emekli Mitat’ın Babası Piyancı Mustafa Akın vardı, köy temsilcileri olarak.”

Para çarşamba günü dağıtılıyor
“Ümit Güney’in Babası, Aydın’dan şirketten parayı alır gelir, Hamit Çavuş’a teslim ederdi” diyor Muhammed Öztaş.
“O da parayı bana verirdi; ben dağıtırdım. Parayı dağıtmaya çarşamba günü akşamdan başlardık. Ocakta dağıtırdık; Ocak Akmezarlık’da o zaman. (Akmezarlık; şimdiki süt toplama merkezi (Rodos Süt’ün işletmesinin olduğu yer; bir başka adı da İskender Burnu) olan yere yakın bir yerde.) Çarşamba günü parasını alamayan, ertesi günü pazara gelir alırdı.”
Hacı Muhammed’in meyan kökü ile ilgili anlattıklarının tarihi 1948 ya da 1949.
“Meyan kökü o zaman 4 kuruş, 5 kuruşa alınıyordu. Mal buralarda toplanıyor, buradan develerle, kağnılarla Aydın’a gönderiliyordu. Oradan da trenle İzmir’e gidiyordu. Aydın’da Forbes’in muhasebesine bakan İhsan Bey vardı. Onun sayesinde ben 1954 yılında sigortaya girdim. ‘Sigortasız insan çalıştırmıyoruz’ demişti o zaman.”

Meyan ticareti 1960’da bitmiş
“Hamit Çavuş 1960 yılına, inkılâp olana kadar meyan kökü alımı yaptı ve Forbes’in Aydın’daki tesislerine gönderdi” diyor Muhammed Öztaş.
MC Andrews ve Forbes firmasının Aydın ve çevresindeki işletmeleri 1960 yılında kapatılmış. Bu tarihin Askeri Harekât ile bir ilgisi olduğunu sanmıyoruz. Türkiye ekonomik ihracat tarihi dosyalarına baktığımızda Akdeniz ve Güneydoğu Bölgelerinde 1980’lerin sonlarına kadar meyan kökü ticaretinin yoğun şekilde sürdüğünü görüyoruz.
Bölgedeki meyan kökü kazma işinin 1960 yıllarında son bulmasının nedeni yüz yıldan fazla süre kazılan meyanın üretime cevap veremeyecek duruma gelmesinden başka bir şey değil.
Bir başka neden de şuydu: Aydın ve bölgesinde 1950 yıllarında sulu tarıma geçilmişti. Sulu tarıma geçiş sonrasında, ekilip, dikilmeyen araziler işlenmeye ve ekilmeye başlanmıştı.
Meyan ve meyan kökünün getirisinden çok daha fazla verim elde edilebilen pamuk, mısır gibi ürünler tarımın yönünü çevirmişti.
Meyan kökü işlenmeyen, sürülüp ekilmeyen arazilerde kendiliğinden çıkan bir bitkidir. Toprağın 10, 15 cm kadar altında başlayan ve yüzeye yatay olarak uzayan kökleri kazmak çok kolaydır. Ekilmeye başlanan arazilerde kullanılan saban bu kökleri tamamen ortadan kaldırmıştır.

Ekim ayından nisan ayına hasat
“Meyan kökü kazılmaya ekim ayında başlanırdı” diyor Muhammed Öztaş.
Aslında meyan kökünün çürümesi gibi bir durum söz konusu değil. Yılın her ayı kazımı yapılabilir ama toprağın yağmurların yağmasıyla yumuşamaya başlaması, hasadın başladığı tarih olarak belirlenmiş.
Ekim ayında meyan kökünün yerini belirlemek mümkün değil. Çünkü meyanın toprak üstüne çıkması ve dal salmaya başlaması mart sonuna denk düşüyor. Nisan ve mayıs aylarında dalları uzuyor ve çiçek açmaya başlıyor. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi meyan yıl boyunca kasılabilir ama nisan ayından sonra toprağın sertleşmeye başlaması ile kazım işi durduruluyor.

Çok yönlü kullanılan bir bitki
Meyan kökü ticari mal olmaktan 1960 yıllarında çıkmış ama bölgemizde hala bulunan bir bitki.
Ekim yapılmayan arazilerde, toprağın 10, 15 cm altında yatay olarak uzayan köklerine ulaşmak için bir çapa darbesi vurmak yeterli.
Araphisar’da besicilik yapan Mesut Coşkun’u ziyaret ettik. Bir çapa alıp önümüze geçti ve besihanenin 100 metre kadar kuzeyine indik. Birkaç çapa darbesiyle bir avuç meyan kökü çıkarıp döndük.
Bölgemizde hala bol miktarda bulunan meyanın birçok alanda kullanıldığını biliyoruz. Bölgemizde işlendiği zamanlarda, bitkinin dallanıp, çiçek açmasına pek izin verilmemiş ama birçok bölgede çiçeğinden bal üretiliyor. Yine meyan şerbeti yapılıyor ve bu şerbet Güney, Güneydoğu Bölgelerimizde yaz içeceği olarak tüketiliyor. Şerbeti marketlerde paket olarak da satılıyor.
Not: Bu araştırma sırasında başvurulacak kişileri bulmada yardımcı olan Çine Ziraat Odası Başkanı Osman Eşiyok ve Yönetim Kurulu Üyesi Kamil Duman’a teşekkür ediyoruz.



ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.

Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.