20 Nisan 2024, Cumartesi

Çine için topa kafasını sokan adam: Cafer Zengin

7 Haziran 2016, Salı 09:34

     


Çine Madranspor'da futbolcu, antrenör ve başkan olarak görev yapan efsane libero Cafer Zengin, 3. Lig'e, parayı düşünmeyecek, formasını Çine için terletecek, Çine sevdalısı futbolcularla çıkılabileceğini söyledi.

 

Bu kez ‘Spordan Hayatlar’ röportajımızda 1926’da kurulan Çine’nin göz bebeği Çine Madranspor’da futbolculuk, antrenörlük ve başkanlık yapan Cafer Zengin ile Çine Madranspor’u ve futbol yaşantısını konuşacağız. Yıllarca Çine Madranspor'a hizmet etmiş, defansta görev yapmış ve Çine için halk tabiriyle 'yıllarca tekmeye kafasını sokmuş' Cafer Zengin’in 1990’lı yıllardaki Çine Madranspor aşkını, 26 ruhunu sizlere aktarmaya çalışacağız.

Doğma büyüme Çineli olan Cafer Zengin’in evlerinin Çine Yüksel Yalova Stadı’nın hemen yanında olması, onu Çine Madranspor’a aşık eden en önemli etken olmuş. Ayakkabılarını hemen eskittiği için babasından çok dayak yemiş ama yılmamış. Çine Madranspor’un efsanevi liberosu olmasının yanı sıra, kulübün antrenörlük ve başkanlık görevlerini de üstlenmiş. Çine Madranspor, ‘Çine’yi Ankara zannederdik’ diyen Cafer Zengin ve arkadaşlarına hayat öğretmeni olmuş. İşte Cafer Zengin ve tüyleri diken diken olarak bize anlattığı Çine Madranspor sevdası ve futbol yaşantısı…

 

- Cafer Zengin kimdir?

 

Çine’de 1952 yılında dünyaya geldim. Doğuma büyüme Çineliyim. İtfaiyeci Hıdır Güllü’nün oğluyum. İlkokul ve ortaokulu Namık Kemal Ortaokulu'nda okudum. Çine’de lise yoktu, Aydın Lisesi ve Aydın Ticaret Lisesi vardı. Maddi durumumuz iyi olmadığı için liseyi okuyamadım. Askerden geldikten sonra akşamları eğitim veren Ticaret Lisesi’nde tahsil gördüm. 1999 itibari ile 30 sene Söke ve Çine’de Maliye Hazine Avukatlığı bölümünde çalıştım ve emekli oldum.

 

 

 

"KÜLTÜRSPOR'DAN 9 KİŞİ ÇİNE MADRANSPOR'A TRANSFER OLDUK"

 

- Çine Madranspor maceranız nasıl başladı?

 

Evimiz Çine Yüksel Yalova Stadına yakın ev olunca, biz de orada Çine Madranspor’un maçlarını izlerdik. Madranspor sevdam küçüklükten geliyor. Küçükken az dayak yemedim babamdan, ne yapsın maddi durumumuz iyi değildi, yeni aldığı ayakkabıyı top vuracağız diye eskitirdik, o da bize çok kızardı. Ama dayaklar bizi yıldıramadı, futbolcu olduk. Genç iken arkadaşlarla Kültürspor diye bir kulüp kurduk. Takımda eğitimli insanlar yer alıyordu. Çine’de ne kadar takım varsa hepsini yendik. Böyle olunca bütün gözler bize çevrildi. Tek yenemediğimiz takım kalmıştı. O da bizim Fenerbahçe, Galatasaray gibi dev bir takım olarak gördüğümüz Çine Madranspor’du. Çine Madranspor’la maç yaptık, 4-3 yenildik. Ama o maçtan sonra Kültürspor’dan içlerinde ben de varım, tam 9 kişiyi Çine Madranspor’a transfer ettiler. Bizim de Çine Madranspor’daki maceramız bu şekilde başlamış oldu. Askerden geldikten sonra 1973 yılında memuriyete başladım 1978 sonunda 4,5 yıl Çine Madranspor’un kaptanlığını yaptım. 8 yıl Söke’de çalıştım. Geldikten sonra yine kaptan oldum. En kıdemli bendim.

"ÇİNE MADRANSPOR BİZE HAYATI ÖĞRETTİ"

 

- Madranspor o zamanlar nasıl bir takımdı?

 

Öyle bir takım olmuştuk ki. Uzun yıllar hep aynı kişilerle top oynamanın verdiği avantajdır bu, artık kimin nerede ne zaman olacağını, nefes alışverişlerimize kadar her şeyimizi biliyorduk. Birbirimize gözlerimiz kapalı pas atabilecek kadar biliyorduk. Arap Abdullah, Hüseyin Demirvuran, Osman Yarangümeli, Melih Ünal, Cafer Zengin, Hakkı Zengin, Muammer, Rafet, artık hepimiz uyum içerisinde oynuyorduk. Tabi bizim dönemlerimizde futbolcular para için oynamıyordu. Biz tamamen olaya milliyetçilik açısından ve spor yapma amacıyla bakıyorduk. Çine sevdamız vardı. Herkes gururu ve memleketi için oynuyordu. Düşünebiliyor musunuz bizim takım Çine Madranspor, bizim zamanımızda üst üste 10 sene şampiyon oldu. Türkiye şampiyonalarına gittik. Bir keresinde Türkiye 6’ncısı olduk. O takımı bugün parayla kuramazsın, mümkün değil. Bugün sadece hayal edersin. Ekonomik sıkıntımız olmazdı. Para yoktu ama vatan millet sloganı vardı. Bedava hizmet ettik. Bizim topçuluğumuz sevgiye dayalıydı. İlk vidalı ayakkabı giyen amatör takım biz olduk. İncirliova ile Aydın’da maçımız var. 10 bin kişi var tribünde düşünebiliyor musunuz. Maçtan sonra Kocaelispor bizden vidalı ayakkabıları istedi, Aydınspor ile maçları vardı, onlara verdik. O ayakkabıları bize kulüp vermedi. Kulüp bize ayakkabı parası verirdi, biz kendi cebimizden üstüne ekler en güzelini alırdık. Bambaşka bir duyguydu, samimiyetin getirdiği, büyüklerimizden gördüğümüz bu saygı ve sevgi. Farkında olmadan yaptık bunları. Yemek masasına oturduğumuzda dışarıda çatal, bıçak nasıl kullanılır bilmiyorduk. Çine Madranspor sayesinde lüks otellerde kaldık. Biz dünyayı sadece Çine zannederdik. Bizim Ankara’mız Çine idi. Ama öyle olmadığını öğrendik. Dostluklar kurduk, şehirler tanıdık. Gözümüz açıldı. Ufkumuz genişledi. Spor camiası bizleri tanıdı. Çine Madranspor bize hayatı da öğretti.

 

"MÜTHİŞ BİR BAĞLILIK VARDI"

 

- Sizin döneminizde futbolcular arasındaki ilişkiler nasıldı?

 

Futbolcular olarak birbirimize çok bağlıydık. Müthiş bir bağlılık vardı. Muammer’in nişanlısının evi yandı. Nazilli ile maçımız vardı ve o maçtan aldığımız bütün primlerimizi gittik o ev için harcadık. Takım kongreye gidecek iken bu Rafet’in fikriydi, Arap Abdullah’a fırın alınsın diye yeni yönetime baskı uyguladık ve yeni oluşacak yönetim o sözü verdi ve öyle kuruldu. Birlik beraberlik ruhu nereden geliyor. Bulvarda bir kahvehane vardı. Çine Madranspor lokali gibiydi. Hep orada toplanırdık. Memleket milliyetçiliği ön planda, futbolu parasız oynardık.

"CEPLERİNDE HİÇ BİR ZAMAN PARA OLMAYAN..."

- O günlerdeki Çine Madranspor taraftarlarını bize anlatır mısınız?

Çine Madranspor’un o zamanki taraftarları bir başkaydı. Biz Kütahya’ya Türkiye şampiyonasına maçlara gittik. Ceplerinde hiçbir zaman para olmayan bizim taraftarlar 30, 40 kişi, bir bakıyorsun gelivermişler. Kütahya da neresi, dua ediyorlar ki bizi buldular. Yemeği bizden yiyecekler, paraları yok ki. Bu inanılmaz bir şey. O otele girecekler müşteri diye almazlar. Dayı lakaplı Yılmaz Deveci vardı. Çine Madranspor’ün sembolüdür. Başkan olduğumda Yılmaz Deveci'nin 6 liraydı çay ocağındaki yövmiyesi 12 lira yaptım, çalıştırdım. Adamın hayatı Çine Madranspor, bunlar, önlerinde selam durulacak insanlar.

"ÖNCE DİSİPLİN VE SEVGİ"

 

- Nasıl bir başkandınız, sizin döneminizde neler değişti?

 

Osman Aydın, Çine Belediye Başkanı olduğu sene 1999 yılında çağırdı beni yanına, Çine Madranspor başkanı ol diye diretti. 'Osman 32 sene oldu dinlenmek istiyorum' dedim ama Çine Madranspor sevdama yenildim, kabul ettim. Başkanlık dönemimde istedim ki artık kulüpte akademik kariyer sahibi insanlar olsun. Spor akademisi mezunları gelsinler daha iyi hizmet etsinler. Çok da başarılı olduk. Büyük masraflar oluyordu ama sponsorlar ile bunların üstesinden geliyorduk. Spor camiamız genişti. Yaz günleri parası olan tatile gider olmayanlar ilçede kalırdı. Onları da düşündük. Street bal turnuvaları düzenledik. Ben basketbol turnuvası düzenlediğimiz Atatürk Parkı’nın temizliğini yapardım, başkan olmam buna engel değildi. Yönetimdeki birçok arkadaşımız parktaki bulaşıkları yıkar başka işler yaparlardı. Biz Çine Madranspor’a hizmet etmekten onur duyduk. Tekvando, basketbol, voleybol, futbol alt yapı takımları kurduk. Bu branşlarda büyük başarılar elde ettik. Kimsede tekvando kıyafeti yok iken bizim tekvando takımımızda eğitim gören öğrencilerimizin tekvando kıyafetleri oldu. Başkan olur olmaz yönetici arkadaşların kulüp binasında okey oynamasını yasakladım. Gazoz kapağı hangi şişeden açılırsa açılsın, parası verilecek dedim. Hiçbir zaman futbolcular Cafer Başkan'la konuştum derse yalandır. Futbolcum ile konuşmam, konuşmadım. Sen bu elini futbolcunun sırtına koyacaksın, futbolcu elinin orada olduğunu hissedecek. Isırdığın zaman da kuduz olacağını bilecek. Önce disiplin ve sevgi. Bunların biri eksik olmayacak. Bir gün futbolcumuz Emin bize mektup yazmış. Yüz yüze söyleyememiş. Bir arkadaş mektubu getirdi, açtık okuduk. Emin’in İzmir’de sevgilisi varmış Sevgililer Günü'nde yanına gidecekmiş, hediye almak için parası yokmuş. Biz de bir şeyler çıkardık verdik, kulübün parasından. Ertesi gün bir yönetici arkadaş geldi Emin’in İzmir’e gidemediğini söyleyip verdiğimiz parayı masaya koydu. Şöyle yönetici arkadaşlarla bakıştık, gözlerimiz yaşardı. Demek ki iyi futbolcular yetiştiriyorduk, bize çok saygılılardı. Götür dedik ver parayı Emin’e geri. Emin bize 'Gittim' diyebilirdi ama demedi.

"KULÜPTE SİYASET OLMAZ, ORASI BAMBAŞKA BİR OLAY"

- Kulüpte siyaset var mıydı? Sizce olmalı mı?

Belediye Başkanı bir gün işime karışmadı, güvendi. Yönetimde siyaset gitmedim. Karma yaptık. Benim ikinci başkanım futbolcu arkadaşım Nail, benim siyasetime ters bir siyaset yapan arkadaşımdı. Orası bambaşka bir olay. Futbola siyaset karıştırmayacaksın. Bir siyasetçi her kim olursa olsun. Finansör olabilir, katkı sağlayabilir. Ama futbola siyaset karıştıramaz. Daha sonra yanlış şeyler oldu, başkanlıktan istifa etmek zorunda kaldım. Bu memlekette Tarım Sanayispor vardı, Yıldızspor vardı, bunlara ne oldu hepsi kapandı. Kumar oynandı, polis bastı. Siyasetçinin biri geldi konuştu, kapandı. Kim kaybetti halk kaybetti. Sporun içinde bunların olmaması lazım. Son zamanlarda Çine Madranspor’a da siyaset kavgaları karıştı. Bunların düzeltilmesi gerekiyor. Çine Madranspor yönetimi karma olmalı ve iyi işlemeli. 'Bütçe yaratacağım' diyen yönetici hikaye anlatır. Bu memlekette holdingler var, şirketler var. Bunlara gideceksin. Benim memleketimde para kazanıyorsa benim memleketime yardım etmesi lazım. Çine kaymakamını, Çine belediye başkanını devreye sokacaksın. Çine’den para kazanıp da Efeler’e giden 100’ün üzerinde memur var. Ben Çine milliyetçisi olmak zorundayım. Bizim dönemimiz masal dönemiydi, geldi geçti.

"BEŞERİ İLİŞKİLER ÇOK ZAYIF"

 

- Aydınlı kulüplerin transfer anlayışı hakkında neler söylemek istersiniz?

Şimdi işler çok daha zor. Takım kurmak kolay değil. Bu ekonomik şartlarda belediye başkanı bu işe el atmazsa herhalde Çine Madranspor’u bir daha 3.Lig’de görmeye benim ömrüm yetmez. Transfer komitesi oluşturuyorlar, hangi futbolcuları tanıyor acaba transfer komitesi. Halk arasında bir tabir vardır, ‘Tekmeye kafa sokacak adam lazım’ Mardinli gelip sokmaz ki, Aydınlı sokar. Niye Çine’den bir adam yok, Söke’den bir adam yok Aydınspor 1923’te. Kuşadası’ndan neden bir adam yok. Transfer komitesi yöreyi, camiayı iyi bilen kişilerden oluşmalı. Transfer komitesi ticari meta olarak görülmemeli. Sen hiç 'Kemal Dirikalı hocamız var, adam yetiştiriyor, bana sol bek, libero lazım' dedin mi. Bugün Aydın’daki kulüplerin başarısızlığının temelinde bu var. Beşeri ilişkiler çok zayıf.

"HADİ ORADAN DİYORUZ"

- Sizin zamanınızdaki futbolcular ve şimdiki futbolcular arasında ne gibi fark var?

Bizim zamanımızda yağmurlu havalarda top 10 kiloyu geçerdi. Şimdi toplar hafif, iyi falso alıyor. Çok yumuşak. Biz toprak sahada oynardık, isim olurduk. Şimdi adam takla atıyor çim sahada biz de hadi oradan diyoruz. Buldozer Faik abi dudağımı patlattı. Annemin kucağında 2,5 ay yattım, iki balık oltası gibi bir şey taktılar, sadece süt ve yoğurt içtim. ''Olmayacak bu ağız'' dediler, korktum. Neler geçirdik. Ayak bileğim kırıldı, kafam yarıldı. Şimdi adam alacağı parasına bakıyor. Parasını aldığı zaman da istenilen performansı sergilemek istemiyor. Bir futbolcu, futbolu sadece işi olarak görür ise o futbolcudan fayda gelmez.

"GÜÇLÜ YÖNETİM KURACAKSIN"

- Çine Madranspor'da yönetimin değişeceği söyleniyor, sizce yeni yönetim nasıl olmalı?

Güçlü yönetim kuracaksın. BAL Ligi, 3.Lig’den çok daha zordur. 3.Lig’den düşen takım kalitesini korumalıyız. Spor o kadar kolay bir şey değil. Unsurların doğru bir araya gelmesiyle yönetim oluşturulabileceğini düşünüyorum. 9 bin 500 öğrenci içerisinden bir Çineli futbolcu yetişmiyorsa yönetimde zafiyet vardır. Yönetimde kafasıyla, bedeni ile ve parası ile çalışacak kişiler olmalı. Zengin adam sana masaya gazete getirmez. Gazeteyi alacak adam lazım, getirecek adam da lazım.

"ÇOK BÜYÜK VEFASIZLIK VAR"

- Çine Madranspor'a yıllarını vermiş birisi olarak, size verilen değer sizce yeterli mi?

Çok büyük vefakarsızlıklar var, kimseyi suçlamak istemiyorum ama çok üzücü bir durum. Ölenlerin taziyesine gitmiyorsan burada bir zafiyet var demektir. Bu kulübe hizmeti geçen herkes, gençlerden vefa duygusu olmasını bekliyor. Yemek oluyor çağrılmıyoruz. Biz oraya gidip 150 TL veremeyebiliriz ama bir gün onlar bizim konuma düşecekler. Geçmişe sadık kalmadan geleceğini göremezsin. Biz bu kulübe yıllarca hizmet ettik, o isimleri oradan kazıyamazsın. Birlik beraberlik duygumuzu geliştirmemiz lazım. (OSMAN YURTTAŞ)







 
Son Eklenen Haberler